Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Borcun Doğum Tarihi”Anahtar Kelimeler
- Uyuşmazlık: Davalı şirket ortağının, şirkete olan borçtan dolayı şahsen sorumlu tutulup tutulamayacağı ve yaptığı mal satışının İİK 277. madde kapsamında tasarrufun iptali davasına konu olup olamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket ortağının, şirket borcuna kefil olması nedeniyle borcunun doğum tarihinin kefalet tarihi değil, şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi ve bu tarihin dava konusu tasarruftan önce veya sonra olduğunun tespiti gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davalının, alacaklısından mal kaçırmak amacıyla yaptığı iddia edilen taşınmaz satışının Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi veya İİK'nın 277. maddesi uyarınca iptali talebi.
Gerekçe ve Sonuç: Davalının, borçlu şirketin borcuna kefil olması nedeniyle borcun doğum tarihinin kefalet tarihi değil, şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi ve davalının bu tarihten sonra yaptığı taşınmaz satışının İİK 277 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davalıların, davacı şirketin borçlusunun mal kaçırmak amacıyla yaptığı iddia edilen taşınmaz satışının iptali istemine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davalının, borçlu şirketin ortağı ve kefili olması nedeniyle, borcun doğum tarihinin şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi ve davacı tarafından sunulan delillerin incelenerek tasarrufun iptali istenen tarihten önce borcun doğup doğmadığının tespiti gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Kefil tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, dava önkoşulu olan "borcun tasarruftan önce doğması" koşulu açısından, borcun doğum tarihi olarak kefilin borcu ödeme tarihinin mi yoksa asıl borcun doğduğu tarihin mi esas alınacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kefilin, alacaklıya yaptığı ödeme ile alacaklının haklarına halef olacağı ve tasarrufun iptali isteminin de alacaklının haklarından biri olduğu gözetilerek, kefil yönünden borcun doğum tarihinin asıl borcun doğduğu tarih (kefil olunan kredi sözleşmesinin imza tarihi) olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davalı kefilin, davacı bankaya olan borcunun doğum tarihinden önce veya sonra, kurucusu olduğu vakfa taşınmaz devrinde bulunup bulunmadığı ve bu devir işleminin tasarrufun iptali davasına konu edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı kefilin, kurucusu olduğu vakfa yaptığı taşınmaz devir işleminin, alacaklı bankaya olan borcunun doğum tarihinden sonra gerçekleştiği ve bu nedenle tasarrufun iptali davasına konu edilebileceği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tasarrufun iptali davasında, borcun doğum tarihinin, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih mi yoksa kefilin kredi borcunu ödediği tarih mi olduğu hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet borcunun asıl borç ile birlikte muaccel olması ve kefilin, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olacağı gözetilerek, borcun doğum tarihinin kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ve yerel mahkemenin direnme kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalıların bir üçüncü kişiyi zarara uğratmak amacıyla muvazaalı olarak düzenledikleri iddia edilen bono ve bu bonoya dayalı icra takibinin iptali davasında, borcun tasarruftan önce doğup doğmadığının araştırılması gerekip gerekmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem mülga BK’nın 18. maddesine göre muvazaaya dayalı iptal davalarında, hem de İİK 277 vd. maddelerine göre tasarrufun iptali davalarında borcun tasarruftan önce doğmuş olması dava şartı olduğundan, mahkemece bu hususun araştırılması gerekirken, eksik inceleme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalı şirketin borcunu ödememek amacıyla taşınmazını muvazaalı olarak devrettiği iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasında, davanın ön koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı alacağının dayanağı olan çeklerin düzenlenme tarihinin, dava konusu taşınmazın devrinden sonra olması ve davacının borcun daha önce doğduğunu ispatlayamaması nedeniyle tasarrufun iptali davasının ön koşulunun oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.