Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Yargıda Açıklık ve Netlik İlkesi”Anahtar Kelimeler
- Uyuşmazlık: Direnme kararında usul hükümlerine uygun hüküm fıkrası yazılıp yazılmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin direnme kararında HUMK'nun 388. maddesinde öngörülen usule uygun bir hüküm fıkrası yazmayıp bozma kararına atıfta bulunması ve yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı hareket etmesi gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Direnme kararında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesinde belirtilen hüküm fıkrası oluşturulup oluşturulmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin direnme kararında, HUMK'nın 388. maddesine aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturulmayıp yalnızca "önceki kararda direnilmesine" denilerek atıfta bulunulması ve bu durumun yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı olması gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşanma davasında, mahkemenin direnme kararını, hüküm fıkrası oluşturmadan ve önceki karara atıf yaparak vermesinin usule uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, direnme kararında HUMK'nun 388. maddesinde belirtilen usule aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturmayıp, yalnızca önceki karara atıfta bulunarak karar tesis etmesi ve bu durumun yargıda açıklık ve netlik ilkesine ters düşmesi gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemece verilen kısa kararda, davacıya yüklenen hak ve borçların açıkça belirtilmemesi nedeniyle, kararın HMK'nın 297, 298/2 ve 321. maddelerine uygun olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 297, 298/2 ve 321. maddelerine göre, kısa kararda tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık, şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerektiği, yerel mahkemenin kısa kararında bu hususlara uyulmadığı, bu nedenle de Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Mahkemenin direnme kararında, HUMK 388. maddeye uygun olarak hüküm fıkrası oluşturup oluşturmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin direnme kararında, HUMK 388. maddeye aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturmayıp sadece “önceki kararda direnilmesine” şeklinde hüküm kurması, yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı olması ve yeni tereddütlere yol açması gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemenin direnme kararında, HUMK 388. maddeye uygun hüküm fıkrası oluşturulup oluşturulmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Direnme kararında, HUMK'nın 388. maddesinde öngörülen hususlara yer verilmeyip, yalnızca "önceki kararda direnilmesine" şeklinde hüküm kurulması, yargıda açıklık ve netlik ilkesine ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğundan direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşanma davasında, yerel mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına karşı direnme kararının usulüne uygun yazılıp yazılmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin direnme kararında, HUMK'nun 388. maddesinde öngörülen usule aykırı olarak, hüküm fıkrası oluşturulmayıp yalnızca "önceki kararda direnilmesine" şeklinde karar verilmesi, yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı olduğu ve yeni tereddütlere yol açabileceği gözetilerek bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamına rağmen önceki kararında direnmesi üzerine direnme kararının şekil yönünden hukuka uygun olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme direnme kararında HUMK 388. maddeye aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturmayıp yalnızca “önceki kararda direnilmesine” şeklinde hüküm kurduğu, bu durumun da yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı olduğu gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Mahkemenin direnme kararında usul kurallarına uygun hüküm fıkrası oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin direnme kararında HUMK'nun 388. maddesinde öngörülen usule aykırı şekilde hüküm fıkrası oluşturmayıp yalnızca "önceki kararda direnilmesine" şeklinde hüküm kurması, yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı bulunarak karar bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemenin direnme kararında HUMK 388. maddeye aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturulmaması ve yalnızca "önceki kararda direnilmesine" denilmesi uyuşmazlığa konu olmuştur.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin direnme kararında HUMK’nun 388. maddesinde öngörülen usule aykırı olarak hüküm fıkrası oluşturulmayıp, yalnızca önceki karara atıfta bulunulması ve bu hususun yargıda açıklık ve netlik ilkesine de aykırı olması gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşanma davasında, yerel mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına karşı direnme kararının usulüne uygun olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin direnme kararında, HUMK'nun 388. maddesinde öngörülen usule aykırı olarak, hüküm fıkrası oluşturulmayıp sadece "önceki kararda direnilmesine" şeklinde hüküm kurulması, yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı görülerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Mahkemenin direnme kararında, HUMK'nun 388. maddesine uygun bir hüküm fıkrası oluşturulup oluşturulmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin direnme kararında, HUMK'nun 388. maddesinde öngörülen hususlara yer verilmeyip, yalnızca "önceki kararda direnilmesine" şeklinde hüküm kurulmasının, yargıda açıklık ve netlik ilkesine aykırı olması ve yeni tereddütler yaratması gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.