Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Yurtdışı Hizmet Borçlanması”Anahtar Kelimeler
- Uyuşmazlık: Doğumla Türk vatandaşı olup sonradan Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkan davacının, vatandaşlıktan çıkmadan önce Almanya'da geçen çalışma sürelerini 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanıp borçlanamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 29. maddesi ile 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca, Türk vatandaşlığından izinle çıkanların sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış haklarının saklı tutulduğu ve bu hakların kullanımında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleri gözetilerek, 3201 sayılı Kanun'un uygulama yönetmeliğinin borçlanma tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aramasına rağmen, davacının Türk vatandaşı olarak yurtdışında çalıştığı süreleri borçlanabileceği gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurt dışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurt dışında çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye'de sigortalılığın başlangıcı olarak kabul edilmesi ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin yapılan yurt dışı borçlanmalarının Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiği değerlendirilerek direnme kararı onanmış, ancak yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun ile değişik 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurtdışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurtdışı hizmet borçlanmasının, borçlanılan hizmetin ait olduğu devrede değerlendirilmesi ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş ve dosya, yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarının, yaşlılık aylığına hak kazanmak için gerekli sigortalılık süresinin hesaplanmasında dikkate alınıp alınmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 4759 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte Türkiye'de sigortalılığı olmayanların, daha sonra 3201 sayılı Kanun kapsamında yapacakları yurtdışı hizmet borçlanmalarının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesi uygulamasında gözetilmesi gerektiği, aksi halde sigortalılara tanınan hakların ellerinden alınacağı ve sosyal güvenlik hukukunun amacına aykırı bir durumun ortaya çıkacağı değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş ancak, Yargıtay'ın bozma ilamındaki diğer hususların incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanmasının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurtdışında geçen sürelerin borçlanılması ile kazanılan sigortalılık süresinin, 4759 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra yapılmış olsa dahi, yaşlılık aylığı tahsis koşullarının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği, bu borçlanmanın sigortalının kazanılmış hakkı olduğu ve sosyal güvenlik hukukunun amacına uygun düştüğü gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuştur. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanmasının, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan sigortalılık süresinin hesaplanmasında dikkate alınıp alınmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 23.05.2002 tarihinden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarının, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin uygulanmasında dikkate alınması gerektiği, aksi halde sigortalılara tanınan hakların ortadan kalkacağı ve adaletsizliğe yol açacağı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, ancak Yüksek Özel Daire bozma kararında yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığı ve diğer temyiz itirazlarını incelemediğinden dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yurtdışında çalışan bir Türk vatandaşının, 3201 sayılı Kanun uyarınca yaptığı yurtdışı hizmet borçlanması sonrasında yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesindeki kademeli geçiş hükümlerine göre mi yoksa 4759 sayılı Kanun ile değişik 60. maddesine göre mi değerlendirileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin uygulanmasında, daha önce Türkiye'de sigortalı tescili olmayanların, maddenin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait süreler için yaptıkları yurtdışı hizmet borçlanmalarının da dikkate alınması gerektiği ve sigortalılık başlangıç tarihinin yurtdışındaki ilk sosyal sigorta giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, ancak davalı Kurum'un diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli ve 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurtdışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurtdışı borçlanması yoluyla kazanılan sigortalılık süresinin, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin uygulanmasında gözetilmesi gerektiği ve borçlanma tarihinden önce Türkiye'de sigortalılığı olmayanların da bu haktan yararlanabileceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına ve diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.