Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“İşe İlişkin Sorumluluk”
- Uyuşmazlık: Tutukluluğun devamına itirazın reddine ilişkin kararda yeterli gerekçe gösterilmemesi nedeniyle hakimlerin hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığına dair uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Tutukluluğun devamı kararında CMK'nın 101/2. maddesinde aranan hukuki ve fiili nedenlerin yeterince gösterilmemesi ve gerekçenin soyut ifadelerle sınırlandırılmasının açık ve kesin kanun hükmüne aykırılık oluşturduğu gözetilerek, hakimlerin tazminat sorumluluğuna hükmedilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla Özel Daire kararının onanmasına, ancak tazminat miktarının belirlenmesinde yasal gerekçe bulunmadığından bu hususta bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tutukluluğa itirazın reddine dair verilen kararda gerekçe gösterilmemesi nedeniyle hakimin hukuki sorumluluğunun doğup doğmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5271 sayılı CMK’nın 101/2. maddesinde, tutuklamaya, tutukluluğun devamına veya bu husustaki tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenler ile gerekçelerin gösterilmesinin açıkça düzenlendiği ve bu hükmün yoruma ihtiyaç bırakmayacak derecede açık ve kesin olduğu gözetilerek, davalı hakimlerin davacı hakkındaki tutukluluğun devamına dair verdikleri kararda yeterli ve yasal bir gerekçe göstermemeleri nedeniyle HUMK’nın 573/2. maddesi uyarınca sorumlu oldukları kabul edilmiş ve yerel mahkemenin tazminata hükmeden direnme kararı, tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin gerekçenin yetersiz olması dışında, onanmıştır. - Uyuşmazlık: Tutukluluğun devamına ilişkin kararda verilen gerekçenin yetersizliği nedeniyle hakimin hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Tutukluluğun devamı kararında, CMK'nın 101/2. maddesi uyarınca aranan hukuki ve fiili nedenlerin yeterli derecede gösterilmemesi, yasanın açık ve kesin hükmüne aykırılık oluşturduğundan, hakimin HUMK'nın 573/2. maddesi kapsamında hukuki sorumluluğuna karar verilerek, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Özel Daire kararının tazminata hükmedilme koşullarının varlığına ilişkin kısmı onanmış, ancak tazminat miktarının belirlenmesinde yasal gerekçe gösterilmediğinden bu kısım bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Hakimin, tutukluluğun devamına yapılan itirazın reddine ilişkin kararında gerekçe göstermemesinin hukuka aykırı olup olmadığı ve hakimin hukuki sorumluluğunu doğurup doğurmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 101/2. maddesi uyarınca tutuklamaya, tutukluluğun devamına veya tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenler ile gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, bu hükmün yoruma ihtiyaç bırakmayacak açıklıkta ve kesin nitelikte olduğu, davalı hakimlerce verilen kararın ise bu hükme aykırı şekilde gerekçesiz olduğu gözetilerek; davalı hakimlerin hukuki sorumluluğuna hükmedilmesine ve Özel Daire kararının bu yönünün onanmasına, tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin gerekçenin ise yetersiz olması nedeniyle kararın bu yönünün bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hakimin, tutukluluğun devamına ilişkin kararda gerekçe göstermemesinin hukuka uygun olup olmadığı ve bu durumun hakimin hukuki sorumluluğunu doğurup doğurmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Tutuklamaya itirazın reddine ilişkin kararın gerekçesiz verilmesinin HUMK’nun 573/2. maddesinde düzenlenen “yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olan kanun hükmüne aykırılık” kapsamında kaldığı ve hakimin hukuki sorumluluğunu gerektirdiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına, ancak tazminat miktarının belirlenmesinde yasal bir gerekçe bulunmadığından bu konuda bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hakimin verdiği tutukluluğun devamına ilişkin kararda yeterli gerekçe gösterilmediği iddiasıyla açılan tazminat davasında, davanın yasal dayanağının HUMK m. 573 mü yoksa CMK m. 141 mi olduğuna ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, hakimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin HUMK m. 573 hükmünün CMK m. 141 ile kaldırılmadığı, her iki düzenlemenin amacı, sujesi, koşulları ve sonuçları itibariyle farklı olduğu, davacının dava dilekçesinde açıkça hakimin gerekçesiz karar vermesi nedeniyle HUMK m. 573/2’ye dayandığı, bu nedenle Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin davaya bakmakla görevli olduğu ve davanın bu maddeye göre değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Özel Daire kararının, tazminata hükmedilme koşullarının varlığına ilişkin bölümünü onamış, ancak tazminat miktarının belirlenmesinde yasal gerekçe bulunmadığından miktar yönünden bozulmasına karar vermiştir. - Uyuşmazlık: Davacının, davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca mali sorumluluk tazminatına hak kazanıp kazanmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının mali sorumluluk tazminatına hak kazanıp kazanmadığının tespiti için, nakit veya nakit yerine geçen kıymet sorumlusu olup olmadığının ve bu görevi hangi tarihlerde yaptığına dair araştırmanın yetersiz olması, davacının yaptığı işin fiili niteliğinin mali sorumluluk gerektirip gerektirmediğinin belirlenmemesive toplu iş sözleşmesi hükümlerinin bu hususta değerlendirilmemesi nedeniyle, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.