Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“İdari Yargı Yeri Görev ve Yetkisi”
- Uyuşmazlık: İdari yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle açılan manevi tazminat davasında, idari yargı sürecinde vekil olarak yer alan avukatların davacı ehliyetinin bulunup bulunmadığı ve imar planı değişikliği yapan Başbakan ile Bayındırlık Bakanı'nın tazminat sorumluluğunun olup olmadığı hususları.
Gerekçe ve Sonuç: İdari yargıda vekil olarak görev yapan avukatların, müvekkilleri lehine verilen kararların uygulanmaması sebebiyle maruz kaldıkları manevi zarar nedeniyle davacı ehliyetleri olduğu ve Başbakan ile Bayındırlık Bakanı'nın idari yargı kararlarını etkisiz kılmak amacıyla imar planı değişikliği yapmalarının, idari yargı kararlarını uygulamama anlamına geldiği ve bu eylemlerinden dolayı tazminat sorumlulukları bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hatalı ameliyat iddiasıyla açılan tazminat davasında, Sağlık Bakanlığı'na devredilen SSK hastanesinde görevli doktorun eyleminin hizmet kusuru kapsamında değerlendirilerek idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı yargılanması gerektiği hususunda yaşanan görev uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanması ve davanın hizmetin hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin tespitini gerektirmesi nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi uyarınca tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İdarenin hizmet kusurundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının adli yargıda mı yoksa idari yargıda mı görüleceği uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Zararın, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında ve idarenin hizmet kusurundan kaynaklanması nedeniyle, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi uyarınca tam yargı davası olarak idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İdari para cezasına yönelik ödeme emrinin iptali davasında görevli mahkemenin adli mi yoksa idari yargı yeri mi olduğunun tespiti.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesi uyarınca verilen idari para cezalarına karşı idare mahkemesinde dava açılması gerekirken, ödeme emri tebliğ edildikten sonra bu ödeme emrinin iptali için 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesi ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereğince iş mahkemelerinde dava açılması gerektiği gözetilerek, direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Kamu kurumu niteliğindeki davalı kurumun yol çalışması hizmetinin kusurlu olarak verilmesi nedeniyle oluşan araç hasarının tazmini istemine yönelik olarak açılan davanın idari yargı mı, yoksa adli yargı yerinde mi görüleceği uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) kapsamında araç işleteninin hukuki sorumluluğuna değil, davalı idarenin görevlerini tam ve eksiksiz yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusurundan kaynaklandığı, rücu davası niteliğinde olduğu ve idari bir eylemden kaynaklı olarak sigorta şirketinin kişisel hakkının ihlal edilmiş olması gözetilerek idari yargının görevli olduğuna ve bu nedenle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 3213 sayılı Maden Kanunu'na göre verilen idari para cezası için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında görevli yargı yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğu hususundaki uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 3213 sayılı Maden Kanunu'na göre verilen idari para cezalarının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesi gerektiği, bu kapsamda özel hükümlere göre takip edilmesi gereken bir alacak için genel hükümlere göre icra takibi yapılamayacağı ve itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının yasal dayanağı bulunmadığı gözetilerek, davanın yargı yolu yönünden reddine ilişkin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İdari yargı mercii ile arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını çözen Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle verdiği ret kararının kaldırılan hukuk mahkemesinin, kıyas yoluyla 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesini uygulayarak süresinde başvuru yapılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin mümkün olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle verilen usulden ret kararlarının, adli yargı içindeki görevsizlik/yetkisizlik nedeniyle verilen kararlardan farklı olması ve HMK’nın 20. maddesinin aynı yargı kolu içindeki mahkemeler arasında verilmiş kararlara ilişkin bir usul kuralı olması gözetilerek, ayrıca kanun koyucunun bu hal için 20. maddede öngörülen şekilde dosyanın ilgili idare mahkemesine gönderilmesine dair bir düzenlemeye yer vermemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına uyulmasının zorunlu olması nedeniyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu fazla kesilen düzenleme ortaklık payı nedeniyle açılan tazminat davasında görevli yargı yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğu hususu.
Gerekçe ve Sonuç: Düzenleme ortaklık payı kesintisinin, İmar Kanunu'nun 18. maddesinde idareye tanınan yetkiye dayanılarak tek taraflı olarak tesis edilen ve mülkiyeti sona erdiren bir idari işlem olması ve idarenin bu eyleminden kaynaklanan tazminat davalarında adli yargının görevli olması gözetilerek, yerel mahkemenin görevsizlik kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Köy tüzel kişiliğine ait taşınmazın sağlık ocağı yapılması şartıyla Hazine'ye devredilmesine rağmen satılması üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasında görevli mahkemenin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğu hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu tapu iptali ve tescil talebinin mülkiyet hakkına ilişkin bir uyuşmazlık oluşturması ve davalıların gerçek ve tüzel kişi olması sebebiyle, davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin idari yargı yerinin görevli olduğu yönündeki direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, Cumhuriyet başsavcısı tarafından iddianame düzenlenmesi için iade edilip edilemeyeceği ve buna bağlı olarak düzenlenen iddianamenin hukuki değerinin bulunup bulunmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: CMK'da suç soruşturması ve sonucunda iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verme yetkisinin Cumhuriyet savcılarına ait olduğu, Cumhuriyet başsavcılarının ise idari gözetim ve denetim yetkisi olsa da bunun ceza muhakemesi işlemlerine müdahale anlamına gelmediği, bu nedenle kovuşturmaya yer olmadığı kararının hukuken geçerli olduğu ve başsavcının iade yetkisinin bulunmadığı gözetilerek, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Esnaf odası başkanının ücret alacağına ilişkin davanın adli yargı mı yoksa idari yargı yerinde mi görüleceği hususunda görev uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Esnaf odası başkanının, oda ile olan ilişkisinin statü hukukuna değil vekâlet akdine dayalı olduğu, ücretinin belirlenmesinin de idari işlem niteliğinde olmadığı gözetilerek, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.