Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“506 Sayılı Kanun”
- Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurt dışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilip gözetilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 506 sayılı Kanun'un geçici 81. maddesindeki yaşlılık aylığı koşullarının irdelenmesinde, sigortalının Almanya'daki ilk sosyal sigorta giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi ve 23.05.2002 tarihinden sonraki yurt dışı hizmet borçlanmalarının da geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiği değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, ancak yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurt dışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilmemesi nedeniyle yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yurt dışında çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye’de sigortalılığın başlangıcına esas alınması gerektiği, 3201 sayılı Kanun uyarınca sonradan borçlanılan yurt dışı hizmet sürelerinin 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin uygulanmasında gözetilmesi ve bu madde uyarınca yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmış ancak yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığının tespiti ve diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurt dışı hizmet borçlanmalarının, yaşlılık aylığına hak kazanmada kademeli geçiş koşullarının belirlenmesinde gözetilip gözetilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurt dışı hizmet borçlanması yoluyla kazanılan sigortalılık süresinin, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazanma şartlarının değerlendirilmesinde gözetilmesi gerektiği ve borçlanılan hizmetlerin ait olduğu devrede dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmış ancak diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanmasının, yaşlılık aylığı tahsis koşullarının belirlenmesinde gözetilmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurtdışı hizmet borçlanması ile kazanılan sigortalılık süresinin, 4759 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonraki borçlanmalarda dahi yaşlılık aylığına hak kazanılmasında gözetilmesi gerektiği, aksi halde 3201 sayılı Kanun ile sigortalılara tanınan hakların ortadan kalkacağı ve bu durumun sosyal güvenlik hukukunun amacına ve kanun koyucunun iradesine aykırı olacağı gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, ancak Yüksek Özel Daire'nin yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelememesi nedeniyle dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 3201 sayılı Kanuna göre 4759 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra yapılan yurtdışı borçlanmasına rağmen sigortalılık başlangıç tarihinin nasıl belirleneceği ve yaşlılık aylığı koşullarının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesine göre mi yoksa 4759 sayılı Kanunla değişik 60. maddesine göre mi değerlendirileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Uluslararası sözleşmelerin iç hukuk normlarından üstünlüğü ve 3201 sayılı Kanun ile sağlanan hakların korunması amacıyla, yurtdışında geçen sürelerin borçlanılması halinde sigortalılık başlangıç tarihinin sözleşme hükümlerine göre belirleneceği ve 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirileceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmış ancak yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurtdışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilip gözetilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 506 sayılı Kanun'un geçici 81. maddesinin, 23.05.2002 tarihi itibarıyla sigortalılık süresini belirlemeye yönelik bir norm olduğu, bu nedenle yurtdışı borçlanması yapanların da bu tarihten önceki hizmetlerinin borçlanma yoluyla kazanılmış olsa dahi sigortalılık süresine dahil edilmesi ve 506 sayılı Kanun'un geçici 81. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilerek direnme kararı uygun bulunmuş ve dosyanın diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 23.05.2002 tarihli ve 4759 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılacak yurt dışı hizmet borçlanmalarının sigortalılık süresinin hesaplanmasında gözetilip gözetilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Yurt dışında çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye'de sigortalılığın başlangıcına esas alınması gerektiği, 3201 sayılı Kanun uyarınca sonradan borçlananların 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden önceki hizmetlerinin de değerlendirmeye alınması gerektiği, aksi halde sigortalılara tanınan hakların ellerinden alınacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmış ancak yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: 4759 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra 3201 sayılı Kanun uyarınca yurtdışı borçlanması yapılması halinde, yaşlılık aylığı tahsis koşullarının 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesindeki kademeli geçiş hükümlerine göre belirlenip belirlenemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 4759 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra dahi 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan yurtdışı borçlanmalarının, 506 sayılı Kanun'un Geçici 81. maddesindeki kademeli geçiş hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınması gerektiği ve bu borçlanma sürelerinin yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, ancak Özel Daire'nin diğer temyiz itirazlarını incelememesi nedeniyle dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının emekli olduktan sonra 506 sayılı Kanuna tabi çalışmaları nedeniyle oluşan hizmet sürelerinin, daha önceki hizmetleriyle birleştirilip birleştirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının emekli aylığı bağlandıktan sonra 506 Sayılı Kanuna tabi çalışmaya başlaması ve bu sürelerin birleştirilmesi talebinin, 2829 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca mümkün olmadığı ve yerel mahkemenin direnme kararının usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı niteliğinde olmadığı, bozmadan esinlenerek ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni gerekçelere dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu gözetilerek, dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetlerinin birleştirilmesi talebi olmaksızın, yalnızca SSK’ya tabi çalışmaları üzerinden yaşlılık aylığı almaya hak kazanıp kazanmadığı ve aylık bağlanması için gerekli şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 2829 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince hizmetlerinin birleştirilmesi ve 5434 sayılı Kanun'a göre değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda 25 yıl hizmet süresi şartını sağlayamadığı ve 506 sayılı Kanun'a göre yaşlılık aylığı talebinde bulunsa dahi 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesi uyarınca kamu görevinde çalışmaya devam etmesi nedeniyle aylığının kesileceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.