Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“506 Sayılı Kanun'un 10. ve 26. Maddeleri”
- Uyuşmazlık: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yaşlılık aylığı bağlanan kişilerin, yaşlılık aylığı almakta iken 4046 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre iş kaybı tazminatından yararlanmaya devam edip edemeyecekleri.
Gerekçe ve Sonuç: İş kaybı tazminatının amacının işsizliğin yani gelir kaybının telafisi olduğu, yaşlılık aylığı bağlanmasıyla bu amacın ortadan kalktığı, 4447 sayılı Kanun'un 52. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı alanların işsizlik ödeneğinin kesileceği ve iş kaybı tazminatı başvurusunun işsizlik ödeneği başvurusu yerine geçtiği gözetilerek, yaşlılık aylığı almaya başlayanların iş kaybı tazminatının kesilmesi gerektiği sonucuna varılarak ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İş kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davasında, Anayasa Mahkemesinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 26. maddesindeki bir bölümü iptal etmesinin ardından, mahkemece hükmedilebilecek ilk peşin sermaye değeri miktarının nasıl belirleneceği hususundaki uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla, gelir artışlarından doğan Kurum zararının işverenden tahsiline olanak tanıyan hükmün Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmesi ve bu iptal kararının kesinleşmemiş davalarda uygulanmasının zorunlu olması, 506 sayılı Kanun'un 26. maddesi uyarınca Kurum'un rücu hakkının, haksahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeriyle sınırlı olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İş kazası sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu'nun rücuan tazminat istemine konu olan olayda, işverenin 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 10. maddesi gereğince sorumluluğunun olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: 506 Sayılı Kanun'un 9. ve 10. maddeleri uyarınca, işverenin sigortalıyı işe giriş tarihinden itibaren bir ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirmemesi ve iş kazasının bu bildirimden önce meydana gelmesi durumunda rücuan sorumluluğunun doğacağı, somut olayda ise sigortalının işe giriş tarihinin tespiti ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediğinin yeterince araştırılmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan davacının, bu tarihten önceki vergi, oda ve esnaf sicil kayıtlarına istinaden 1479 sayılı Kanun'a tabi zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesi uyarınca, 04.10.2000 tarihinden önce kayıt ve tescili olmayan sigortalıların sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ve davacının da bu tarihten önceki dönemler için borçlanma hakkını yasal süre içerisinde kullanmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İş kazası sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalıya yapılan ödemelerden dolayı, işverene rücu davası açılması üzerine, işverenin işe giriş bildirgesini süresinde verip vermediği ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca rücuan sorumluluğunun doğup doğmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sigortalının işe giriş bildirgesinin iş kazasından önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na verilmiş olması nedeniyle, 506 Sayılı Kanun'un 10. maddesinde düzenlenen kaçak çalıştırma olgusunun gerçekleşmediği ve işverenin rücuan sorumluluğunun doğmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan davacının, bu tarihten önceki vergi, oda ve esnaf sicil kayıtlarına dayanarak 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesi uyarınca 04.10.2000 tarihinden önce kayıt ve tescili olmayanların sigortalılıklarının bu tarihten başladığı, davacının da bu tarihten önceki dönemler için kanunda öngörülen süre içinde borçlanma hakkını kullanmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıt ve tescili bulunmayan davacının, vergi ve oda kaydına istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesinde belirtilen süre içinde borçlanma hakkını kullanmayan davacının, vergi kaydı bulunan geçmiş dönemleri borçlanarak sigortalılığının tespitine yasal olanak bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İşçinin kıdem tazminatı hakkı elde etmek için iş sözleşmesini feshetmeden önce başka bir iş görüşmesi yapması ve fesih sonrası bu işte çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İşçinin 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasının (5) numaralı bendinde belirtilen şartları sağlaması halinde kıdem tazminatı almak amacıyla iş sözleşmesini feshetmesinin ve fesih öncesi başka bir iş görüşmesi yapıp sonrasında o işte çalışmaya başlamasının, çalışma hakkının bir gereği olarak ve kanun koyucunun amacı işçinin çalışma hayatını sonlandırması olmadığı gözetilerek hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin 29. maddesinin 4. fıkrasındaki hüküm ile Anayasa’nın 90. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığın başlangıcı olarak kabulü için borçlanma şartı aranmaması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davacının sigorta başlangıç tarihinin tespitine ilişkin mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının sigortalılık başlangıç tarihi tespiti için, işe giriş bildirgesinin bulunmasının yanında fiili çalışmanın varlığının kanıtlanması gerektiği, mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının 28.11.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddi işleminin iptali ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının, 1479 sayılı Kanun'un Geçici 10. maddesinin son fıkrasının (e) bendi uyarınca, yaşlılık aylığına hak kazanabilmesi için 15 tam yıl prim ödeme süresi ve 58 yaş şartlarını birlikte sağlaması gerektiği, davacının tahsis talebi tarihinde 15 tam yıl prim ödeme süresini doldurmuş olsa da 58 yaşını doldurmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.