Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“5304 Sayılı Yasa”
- Uyuşmazlık: Kadastro tutanağına askı ilan süresi içerisinde itiraz etmeyen Hazine'nin, daha sonra kadastro mahkemesinde dava açıp açamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5304 sayılı Kanun ile değişik geçici 5. maddesi ile yapılan askı ilanının, itiraz edenlere tebliğ hükmünde olduğu ve itiraz etmeyenlere dava açma hakkı vermeyeceği şeklindeki yerel mahkemenin görüşünün, kanun koyucunun amacına ve 3402 sayılı Yasa'nın amir hükümlerine aykırı olması ve anılan yasanın hiçbir maddesinde askı ilanı süresinde Kadastro Mahkemesinde dava açabilmek için önceden itiraz etmiş olma şartı aranmaması gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Arazi kadastrosundan sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro sayılıp sayılmayacağı ve orman kadastrosundan önce kesinleşen Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Arazi kadastrosunun kesinleşmesinden sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro niteliğinde olduğu ve daha önce Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi'nde aynı taraflar arasında aynı konu hakkında verilen kararın kesin hüküm oluşturduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yenileme kadastrosu sırasında taşınmazın bir kısmının yola terk edilmesi nedeniyle açılan davanın görevli mahkemesinin Kadastro Mahkemesi mi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi mi olduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Yenileme kadastrosunun, mülkiyet hakkını yeniden incelemeyen, teknik çalışmalarla paftaların yenilenmesini amaçlayan, önceki kadastroya ek bir işlem olduğu ve 2859 sayılı Kanun'un 5. maddesindeki atıf gereği bu tür davalarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulanması ve davanın Kadastro Mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Tapu kaydına sonradan işlenen vakıf şerhinin silinmesi davasında, Kadastro Kanunu'nun 10 yıllık hak düşürücü süresinin dolmasından sonra yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geriye yürümeyeceği, kazanılmış hakların korunması gerektiği ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 10 yıllık hak düşürücü süresinin 5304 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce dolmuş olması nedeniyle, yerel mahkemenin vakıf şerhinin silinmesine dair direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden 10 yıldan fazla süre sonra tapu kaydına işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi istemine ilişkin davada, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5304 sayılı Kanun'daki değişiklik hükmünün yürürlüğe girmesinden önce, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre dolduğu ve bu nedenle davacı lehine kazanılmış hak doğduğu, 5304 sayılı Kanun'un geriye yürüyemeyeceği ve kazanılmış hakka etki edemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden 10 yıldan fazla süre sonra tapu kaydına işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi talebi üzerine, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geçmişe etkili olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki değişikliğin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonraki bir tarihte yürürlüğe girmesi ve bu sürenin dolmasıyla davacı lehine kazanılmış hak doğması nedeniyle, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geçmişe etkili olarak uygulanmasının mümkün olmadığı ve davacıdan haksız olarak alınan taviz bedelinin iadesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro çalışması sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaz için zamanaşımı yoluyla zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasında uygulanacak hak düşürücü süre ile ilgili uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca yapılan orman tahdidi işlemlerinde, kadastro tutanaklarına itiraz için öngörülen 30 günlük süre dışında, tapulu ya da tapusuz tüm taşınmazlar için 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılabileceği gözetilerek direnme kararı uygun bulunmuş ve dosya işin esasının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davalı taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarının çelişkili olması, taşınmazın eski halinin tespiti için yeterli inceleme yapılmaması ve 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin Anayasa Mahkemesi kararları ve 5304 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitine itiraz davasında, davaya konu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının çelişkili olması ve taşınmazın hukuki durumunun tespiti için yeterli inceleme yapılmaması, ayrıca 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin Anayasa Mahkemesi kararları ve 5304 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmasının gözetilmemesi nedeniyle, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.