Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“5434 Sayılı Kanun”
- Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli aylığı almaya ve 1479 sayılı Kanun kapsamında çalışmaya başlayan davacının emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmesinin mümkün olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olanlar hakkında 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesi ve 1479 sayılı Kanunun Ek 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanların sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğü altında olması gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sigortalının aynı döneme rastlamayan çalışmaları nedeniyle farklı iki sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sosyal güvenlik sisteminin çifte sigortalılık üzerinden birden fazla yaşlılık aylığına hak kazanılmasına olanak vermeyen yapısı ve 2829 sayılı Kanun'un aynı tarihlere rastlamayan hizmetlerin birleştirilmesi kuralı gözetilerek, davacının farklı kurumlardaki hizmetlerinin birleştirilerek tek bir yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının fahri imam olarak 19.02.1996-01.08.2002 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespiti istemli davada görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi mi yoksa İş Mahkemesi mi olduğu.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanların emeklilikleri bakımından 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği, davacının da 2002 yılından itibaren emekli sandığı iştirakçisi olması ve 5434 sayılı Kanun'un ek 47/c hükmü gereğince hizmet tespiti talebinde bulunması nedeniyle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Askerlik görevi sırasında yaralanan davacıya bağlanan vazife malullüğü aylığının eksik ödendiği iddiasıyla açılan alacak davasının, adli yargıda mı yoksa idari yargıda mı görülmesi gerektiği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesi gereğince, 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce 5434 sayılı Kanun'a göre bağlanan aylıklara ilişkin uyuşmazlıklarda, 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması ve bu tür uyuşmazlıkların idari yargının görev alanına girmesi gerektiği gözetilerek, iş mahkemesinin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden sonra meydana gelen trafik kazasından ölen Emekli Sandığı iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirin tazminine ilişkin davada 5434 sayılı Kanun'un 129. maddesinin mi yoksa 5510 sayılı Kanun'un 39. maddesinin mi uygulanacağı ve buna bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin mi yoksa iş mahkemelerinin mi görevli olduğu.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonraki bir tarihte meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Emekli Sandığı iştirakçisinin hak sahiplerine yapılan ölüm aylığı ödemesinin 5510 sayılı Kanun’a göre yapılmış olması, 5434 sayılı Kanun’un 129. maddesinin değil, 5510 sayılı Kanun’un 39. maddesinin uygulanması gerektiği ve bu maddede aksine bir hüküm bulunmadığından uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesi uyarınca boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle yetim aylığı kesilen davacının, kurum işleminin iptali davasında görevli yargı yerinin adli mi yoksa idari yargı mı olduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesinin uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kural olarak iş mahkemelerinin görevli olduğu, davacının yetim aylığının 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra kesildiği ve uyuşmazlığın anılan Kanun'un uygulanmasından kaynaklandığı gözetilerek, davanın adli yargıda görülmesi gerektiği ve yerel mahkemenin görevsizlik kararı vererek direnmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'na göre emekli olan TBMM başkanına, 5510 sayılı Kanun'un 43. maddesindeki yaşlılık aylığı düzenlemesinin uygulanıp uygulanamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un Geçici 4. maddesi uyarınca, kanunun yürürlük tarihinden önce emekli olanlar hakkında 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 5510 sayılı Kanun'un 43. maddesinin geriye yürümeyeceği ve 6270 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemenin de geriye dönük hak talep etmeyi engellediği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığı kesilen davacının, işlemin iptali için açtığı davada hangi yargı yolunun (adli/idari) görevli olduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesi uyarınca yapılan ölüm aylığının kesilmesi işleminin, aynı Kanun'un 101. maddesi gereğince iş mahkemelerinin görev alanına girdiği, 5434 sayılı Kanun'a tabi olanlar için de 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesi hükmünün uygulanacağı ve bu nedenle iş mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun kapsamındaki yaşlılık aylığı bağlanmasında sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde ve yaş haddinden indirimde nasıl uygulanacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresinden farklı olduğu, fiili hizmet süresi zammının yaş haddinden indirilebileceği ancak sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmek suretiyle yeni bir sigortalılık süresi oluşturamayacağı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında hak kazanılan fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi sigortalılıkta başlangıç tarihinden geriye doğru sayılıp sayılmayacağı ve emeklilik yaş haddinden indirilip indirilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet süresi zammının 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresinden farklı olduğu, 506 sayılı Kanun'un Ek 39. maddesi uyarınca yaş haddinden indirim yapılmasının mümkün olduğu ancak fiili hizmet süresi zammının sigortalılık başlangıç tarihini geriye çekmeyeceği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun'a göre yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli sigortalılık süresinin başlangıç tarihini geriye çekip çekemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresinden farklı olduğu, sigortalılık süresinin başlangıç tarihini geriye çekmeye imkân tanımadığı ve sadece yaş haddinden indirim olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun kapsamındaki yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının belirlenmesinde, sigortalılık başlangıç tarihini geriye çekip çekemeyeceği ve yaş haddinden indirilip indirilemeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmet süresinden farklı olduğu, bu nedenle 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazanılan fiili hizmet süresi zammının yaş haddinden indirilmesi gerekse de sigortalılık başlangıç tarihini geriye çekecek şekilde değerlendirilemeyeceği gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.