Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Başkasına Ait Kimlik Bilgilerini Kullanma Suçu”
- Uyuşmazlık: Sanığın, başkasına ait kimlik bilgileriyle kredi kartı başvurusunda bulunarak kartı elde etmesi ve kullanması suretiyle işlediği fiillerin, TCK'nın 245/2. ve 245/3. maddeleri kapsamında ayrı ayrı suçları mı yoksa tek bir suçu mu oluşturduğu, ayrıca sahte nüfus cüzdanı kullanarak kart edinmesinin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sahte kredi kartı üretme eyleminin, sahte kartı kullanarak yarar sağlama suçunun unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiği, sahteciliğin banka veya kredi kartında yapılması gerektiği, kredi kartı sözleşmesindeki sahteciliğin ise 5464 sayılı Kanun'un 37/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve somut olayda sahte nüfus cüzdanının resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacak şekilde aldatıcı niteliğinin kanıtlanamadığı gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazlarının değişik gerekçelerle kabulüne karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, başkalarına ait kimlik bilgileriyle internetten kredi kartı başvurusu yapıp, sahte kimliklerle kartları teslim alarak kullanması eylemlerinin hangi suçları oluşturduğu ve bu suçlara ilişkin dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın eyleminin, sahte kredi kartı üretmek suçunu oluşturduğu, kredi kartı sözleşmeleri ve eklerindeki sahteciliğin bu suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sahte kimlik kullanma eylemlerinden kaynaklı resmî belgede sahtecilik suçunda ise dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilerek, yerel mahkemenin resmî belgede sahtecilik suçundan verdiği mahkûmiyet hükmü bozulmuş ve kamu davası düşmüş, sahte kredi kartı üretme ve kullanma suçlarından kurulan hükümler ise onanmıştır. - Uyuşmazlık: Sanığın hırsızlık suçundan yakalandığında kimliğini gizlemek için önce sahte, sonra gerçek bir kişinin kimlik bilgilerini kullanması eyleminin tek mi yoksa iki ayrı suç mu oluşturduğu.
Gerekçe ve Sonuç: Başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunun mağduru olan gerçek kişinin davadan haberdar edilmemesi ve yokluğunda hüküm kurulması, ayrıca gerekçeli kararın tebliğ edilmeden temyiz incelemesi yapılmasının usule aykırı olması gözetilerek Özel Daire onama kararı kaldırılmış ve dosya, mağdura tebligat yapılması için yerel mahkemeye tevdi edilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın trafik kontrolü sırasında kolluk görevlilerine gerçek kimliği yerine başka bir isim söylemesinin TCK'nın 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu yoksa 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme kabahatini mi oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın verdiği yalan beyan üzerine henüz resmi bir belge düzenlenmediği, aksine gerçek kimliğinin tespit edilerek tutanakların bu bilgilere göre düzenlendiği, dolayısıyla resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşmadığı, eylemin Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu, ancak bu kabahat için öngörülen zamanaşımının dolduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına ve sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, polis memurlarına kardeşine ait kimliği göstererek gerçek kimliğini saklaması eyleminin hangi suçu oluşturduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın eyleminin, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla değil, yakalama emrinin infazını engellemek amacıyla gerçekleştirildiği, kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmadığı ve sanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu sırada resmi belge düzenlenmediği gözetilerek, eylemin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu veya resmi belgede sahtecilik suçunu değil, kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu, ancak bu kabahat için de zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın başkasına ait sürücü belgesini kullanmasının TCK'nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu mu, TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu, yoksa Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahatini mi oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, hakkında arama kararı olduğu bilinciyle başkasına ait sürücü belgesini kullanmasının, kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma başlatılmasına neden olmadığı ve resmi belgede sahtecilik amacı taşımadığı, ayrıca eylem sırasında gerçeğe aykırı beyana dayanılarak düzenlenmiş bir resmi belge bulunmadığı gözetilerek, eylemin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturmayacağı, ancak kimliği bildirmeme kabahatini oluşturacağı, bununla birlikte kabahat için öngörülen zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, yakalanmamak için kardeşine ait kimliği kolluk kuvvetlerine göstermesi eyleminin, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunu mu yoksa kimliği bildirmeme kabahatini mi oluşturduğu uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın başkasına ait kimliği, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kullanmadığı, kimliği kullanılan kişi hakkında bir soruşturma ve kovuşturma yapılmadığı, gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu isimle herhangi bir resmi belge düzenlenmediği ve eyleminin kabahat niteliğinde olduğu gözetilerek yerel mahkeme hükmü bozulmuş, ancak kabahat için de zamanaşımı süresi dolduğundan sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, polis kontrolünde kimliğini abisinin adını söyleyerek yanlış bildirmesi eyleminin hangi suçu oluşturduğuna ilişkin hukuki nitelendirme uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmasının, işlediği suç nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla değil, yakalama emrinin infazını engellemek amacıyla yapılması ve kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmaması nedeniyle TCK m.268'deki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun; sanığın gerçek kimliğinin tespit edilerek tutanağın bu kimlik bilgileri ile düzenlenmiş olması, sanığın gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği isme göre düzenlenmiş herhangi bir belgenin de bulunmaması nedeniyle resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun da oluşmadığı, ancak eylemin Kabahatler Kanunu m.40'ta düzenlenen kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu, fakat bu kabahat için öngörülen zamanaşımının da dolduğu gözetilerek yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, polisler tarafından durdurulduğunda başkasının kimlik bilgilerini vermesinin TCK 268. maddedeki başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, işlediği suçlar nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmasının TCK'nun 268/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının reddine ve yerel mahkeme ile Özel Daire kararlarının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın kolluk görevlilerine başkasına ait kimlik fotokopisini ibraz etmesi eyleminin TCK m. 268'de düzenlenen başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçu mu, yoksa 5326 sayılı Kabahatler Kanunu m. 40'ta düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati mi oluşturduğu uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın işlediği bir suç nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmadığı, kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmadığı, ayrıca sanığın gerçeğe aykırı beyan ettiği kimlik bilgileri esas alınarak herhangi bir resmi belge düzenlenmediği gözetilerek, sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü bozulmuş, eylemin kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu ancak bu kabahat yönünden de zamanaşımı gerçekleştiği için idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın alkollü araç kullanırken yakalandığında aracı arkadaşının kullandığını beyan etmesi eyleminin iftira suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, kendisini cezadan kurtarmak amacıyla savunma yaptığı, şikayetçi hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket etmediği ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmadığı gözetilerek, iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin mahkumiyet kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini kullanarak işlediği suçun, 5237 sayılı TCK'nın 268. maddesinde düzenlenen "Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması" suçunu oluşturup oluşturmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanarak sahte kimlik oluşturmasının ve bu kimlikle suç işlemesinin, TCK 268'de düzenlenen suçun unsurlarını oluşturmadığı, zira bu eylemin suçun işlenmesinden *önce* gerçekleştiği ve 268. maddenin amacının, işlenmiş bir suçtan sonra soruşturma ve kovuşturmayı engellemek için başkasının kimliğinin kullanılmasını cezalandırmak olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.