Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Borçlanma Başvurusu”
- Uyuşmazlık: Yurt dışı borçlanma talebinin geçerlilik tarihi ve buna bağlı olarak uygulanacak mevzuatın belirlenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının yurt dışı borçlanma talebini zamanında takip etmeyerek makul süreyi geçirmesi nedeniyle ilk talebin geçersiz hale geldiği, ancak dava dilekçesinin yeni bir borçlanma başvurusu olarak kabul edilmesi ve dava tarihindeki mevzuata göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının yurt dışı borçlanma talebinin geçerlilik tarihi ve bu tarihe göre hesaplanacak borçlanma bedelinin tespiti.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının yurt dışı borçlanma başvurusunda bulunup işlemleri makul sürede takip etmediği, davanın da makul süreden sonra açıldığı gözetilerek, ilk başvuru tarihinin değil dava tarihinin geçerli borçlanma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği ve buna göre hesaplama yapılması gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yurt dışı borçlanma talebinin geçerli olup olmadığı ve kapsamının tespiti.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olarak kabulü gerektiği ve dava tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre borçlanma yapılabileceği gözetilerek, yerel mahkemenin davacının borçlanabileceğine dair kararının onanmasına hükmedilmiştir. - Uyuşmazlık: Ölüm aylığı bağlanması davasında, askerlik borçlanma süresinin 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen 900 günlük prim ödeme gün sayısına dahil edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin, ölüm aylığı bağlanması için aranan 900 günlük prim ödeme gün sayısının hesabında borçlanma sürelerinin dikkate alınmaması gerektiği anlamına geldiği, Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki yorumu benimsediği ve somut olayda sigortalının borçlanma hariç prim gün sayısının 900 günden az olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanma süresinin 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen 900 günlük prim ödeme gün sayısına dahil edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin hem 5 yıllık sigortalılık süresi hem de 900 günlük prim ödeme gün sayısı şartı için geçerli olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki hükmün anayasaya aykırı olmadığına karar verdiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının belirtilen dönemde Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti talebiyle açılan davanın reddine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesinde öngörülen sürelerde Bağ-Kur'a tescil başvurusunda bulunmadığı, prim ödemediği veya borçlanma iradesi göstermediği gözetilerek, davacının sigortalılık talebinin yerinde olmadığına ve ilk derece mahkemesi ile istinaf mahkemesi kararlarının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının yurt dışı hizmet borçlanmasının hangi döviz kuru üzerinden hesaplanması gerektiği.
Gerekçe ve Sonuç: Borçlanma tarihinde yürürlükte olan Bakanlar Kurulu kararının davacı başvurusu sonrasında yürürlükten kaldırılıp yeni bir karar ile borçlanma kuru belirlenmiş olsa da, mahkemenin her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla sınırlı olması ve hükmün kesinleşmesiyle daha sonraki değişikliklere uyum sağlanamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davacının 29.07.2019 tarihli yurt dışı borçlanma talebinin geçerlilik tarihi.
Gerekçe ve Sonuç: Davanın kısmen kabulü gerekirken tamamen kabul edilerek davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi, 6100 sayılı HMK'nın 326. maddesine aykırı olduğundan hüküm düzeltilerek onanmıştır. - Uyuşmazlık: Vefat eden eşinin vergi kaydı nedeniyle 9.7.1990-24.2.1995 tarihleri arasında Bağ-Kur’lu sayılması gerektiğinin tespiti ve ölüm aylığı bağlanması talebinin reddine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Yasa'da 506 sayılı Yasanın 79. maddesine koşut geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, vefat eden eşin sağlığında Bağ-Kur’a kayıt ve tescili olmadığı ve borçlanma talebinde de bulunmadığı, ayrıca 4956 sayılı Kanunun 47. maddesi ile eklenen geçici 18. madde hükmünden yararlanmasının da mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yurt dışında çalışıp Türkiye’de sigortalılık kaydı bulunmayan davacının, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandığı sürelerin, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a mı yoksa 4/1-b maddesi kapsamında mı değerlendirileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 5754 sayılı Kanun ile değişik 3201 sayılı Kanun'un 5. maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'de sigortalılığı olmayanların yurtdışı borçlanmalarının 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, davacının hak sahibi sıfatıyla yapmış olduğu askerlik borçlanması talebinin reddine ilişkin işleminde hizmet kusuru bulunup bulunmadığı ve bu işlem nedeniyle Kurumun haksız fiil sorumluluğunun doğup doğmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun’un Ek 9. maddesindeki “sigortalı olma” ifadesinin Kurum tarafından dar yorumlanması nedeniyle talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olmadığı, Kurumun kusurlu sayılamayacağı ve davacının ilk başvurusunda tedbiren askerlik borçlanması işlemlerinin tamamlanmasını talep etmediği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.