Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Dava Açma Süresi”
- Uyuşmazlık: Paylı mülkiyetteki payın satışında, yasal önalım (şuf’a) hakkının kullanılması için öngörülen dava açma süresinin başlangıcının ne zaman olduğu ve bu sürenin somut olayda aşılıp aşılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK m.733 hükmü gereğince yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık dava açma süresinin, satışın hak sahibine noter aracılığıyla bildirildiği tarihten itibaren başlayacağı ve hak sahibinin satışı başka bir şekilde öğrenmesinin bu süreyi başlatmayacağı, davada noterden gönderilen ihtarname ile satışı öğrendiğini ve şuf’a hakkını kullanacağını bildiren davacının bu bildiriminin yasanın aradığı anlamda bir bildirim olmadığı, bu nedenle dava açma süresinin başlamadığı ve iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması nedeniyle davanın süresinde açıldığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının 466 sayılı Kanun'un öngördüğü üç aylık süre içinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşen beraat kararının davacıya tebliğ edilmediği ve davacı tarafından dava tarihinden önce öğrenildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından, tazminat davasının 466 sayılı Kanun'un 2. maddesinde belirtilen üç aylık süre içinde açıldığı kabul edilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında, beraat kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek azami dava açma süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'da öngörülen 3 aylık sürenin beraat kararının tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren başladığı, ancak kanunda azami bir dava açma süresi öngörülmediği, bu nedenle Anayasa'nın 19. maddesindeki değişiklikle tazminat hukukunun genel prensiplerine atıf yapıldığı, genel prensipler ve hakkaniyete uygunluk gözetilerek azami sürenin 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacıların dava açma süresini geçirmiş oldukları değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında, kanunda belirtilen 3 aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve hakkaniyete uygunluk gözetilerek, ceza davasının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık azami bir dava açma süresi öngörülmesi gerektiği, bu nedenle somut olayda davanın kesinleşme tarihinden 10 yıl sonra açılmış olması nedeniyle süresinde açılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunda yerel mahkeme ile Yargıtay dairesi arasında oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararının tebliğ edilmemesi ve davacıların kendiliğinden başvuru yaparak kararı kesinleştirmesi üzerine, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleşmemiş olması halinde, kararın 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden üç ay sonunda kesinleşmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin başlayacağı ve bu süre geçtikten sonra açılan tazminat davasının süresinde olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ve davanın süresinde açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararlarının, 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları bakımından, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay sonra kesinleşmiş sayılacağı, davanın da bu tarihten itibaren on yıl içinde açılması gerektiği, somut olayda ise bu sürelerin aşıldığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra ve İflas Kanunu'nun 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı açılan menfi tespit davasının yasal dava açma süresi içerisinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İİK'nın 89/3. maddesi gereğince menfi tespit davası açma süresinin üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 gün olduğu, davada üçüncü haciz ihbarnamesinin 18.12.2007'de tebliğ edildiği ve davanın 25.12.2007'de açıldığı, dolayısıyla yasal dava açma süresinin geçmediği gözetilerek, yerel mahkemenin sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Miras yoluyla taşınmazın tamamına sahip olan davacının, daha önce miras paydaşları ile kiracı arasında akdedilen kira sözleşmesine dayanarak, işyeri ihtiyacı nedeniyle 6570 sayılı Kanun'un 7/d maddesi uyarınca açtığı tahliye davasının reddine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının, miras yoluyla taşınmazın tamamına sahip olsa dahi, daha önce miras paydaşı sıfatıyla taşınmazda hak sahibi olması nedeniyle 6570 sayılı Kanun'un 7/d maddesinden yararlanamayacağı, ancak yeni malik olarak 6098 sayılı TBK’nın 310. maddesi uyarınca kira sözleşmesinin tarafı haline geldiği ve işyeri ihtiyacını kanıtlaması halinde tahliye talep edebileceği gözetilerek, eksik inceleme ile davanın reddine ilişkin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'un 2. maddesindeki üç aylık sürenin davacıya beraat kararının kesinleştiğinin tebliğinden itibaren başlayacağı, ancak kesinleşme tarihinden itibaren azami on yıllık sürenin de gözetilmesi gerektiği, bu durumda davanın süresinde açılmış olduğu değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca açılan kamu davasının süresinde açılıp açılmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Basın Kanunu'nun 18. maddesinde düzenlenen suçlarda, düzeltme ve cevap yazısının yayımlanmaması fiilinin Cumhuriyet savcısı tarafından takibi kanunen öngörülmediğinden ve fiilen mümkün olmadığından, dava açma süresinin suçun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı, bu durumda somut olayda davanın süresinde açılmış olduğunun kabulü gerektiği gözetilerek Özel Daire bozma kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanık avukat hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün eksik araştırmaya dayanıp dayanmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Vekaletnamenin sanık avukata ne zaman ulaştığı hususunun tam olarak aydınlatılmamış olması, katılanın telefon kayıtlarının incelenmemiş olması ve diğer delillerin eksik değerlendirilmesi nedeniyle eksik araştırma yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme hükmü bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.