Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Gerekçeli Karar İmzası”
- Uyuşmazlık: Kısa karar tutanağını düzenleyen zabıt katibi ile gerekçeli kararı yazan zabıt katibinin farklı olmasının 1086 sayılı HUMK'nun 381/2, 388/1 ve 390. maddelerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararın yazılmasının kısa kararı veren hâkime ait bir görev olduğu, zabıt katibinin ise yalnızca gerçekleştirdiği yazma işlemini tevsik için imza attığı, bu nedenle kısa karar tutanağını düzenleyen katip ile gerekçeli kararı yazanın farklı olmasının usule aykırı olmadığı gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kısa karar tutanağını düzenleyen zabıt katibi ile gerekçeli kararı yazan zabıt katibinin farklı kişiler olmasının HMK’ya aykırı olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararın yazılmasının kısa kararın tefhiminden sonraki ayrı bir işlem olması ve bu işlemi gerçekleştiren zabıt katibinin ad, soyad ve sicil numarası ile imzasının kararda yer alması yeterli görülerek, direnme kararı onanmış ancak dosyanın diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, hükmedilen alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun belirtilmemesi ve direnme kararının gerekçesinin yetersizliği.
Gerekçe ve Sonuç: Direnme kararında, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması, bozmaya konu hususlar hakkında yeterli gerekçe oluşturulmaması ve bozulan karara atıf yapılarak hüküm kurulması nedeniyle Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın 297. maddesine aykırılık tespit edilerek karar usulden bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 8 günlük istinaf süresi geçtikten sonra sunulması nedeniyle, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkim tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kesin sürelerden olan kanun yoluna başvuru sürelerinin, süre tutum dilekçesi verilmesi ile korunamayacağı ve HMK’da süre tutum dilekçesi verilmesi halinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren sekiz günlük süre sonrasının "makul süre" olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak, Özel Dairece incelenmeyen ve davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi için dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra sunulması halinde, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında hükme ilişkin tüm hususların gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olması, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlaması ve davalının iki haftalık sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK’nın 355. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen direnme kararının onanmasına, ancak davalının temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Süre tutum dilekçesi verildikten sonra, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verilmiş sayılıp sayılamayacağı ve istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İstinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başladığı, kanunda süre tutum dilekçesi verilmesi halinde ayrıca süre tanınacağına dair bir hüküm bulunmadığı, kesin sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanılmasının da mümkün olmadığı gözetilerek, davacı vekilinin yasal süre geçtikten sonra verdiği gerekçeli istinaf dilekçesinin reddine ve ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine karar veren direnme kararı, davacı vekilinin kesin hüküm ve kamu düzenine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği dışında onanmıştır. - Uyuşmazlık: Sigortalılık başlangıcının tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle açılan davada, yerel mahkemenin direnme kararının gerekçesinde hakim imzası bulunmaması nedeniyle kararın geçerliliği hususunda uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararda hakim imzasının bulunmamasının 1086 sayılı HUMK'nun 388/5 ve 390. maddeleri ile 6100 sayılı HMK'nın 297, 298 ve 299. maddelerine aykırılık teşkil etmesi, ancak kısa kararın usulüne uygun imzalanmış olması gözetilerek, imza eksikliğinin tamamlanması için dosyanın yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemenin direnme kararına karşı yapılan temyiz incelemesinde, gerekçeli kararda hakim imzasının bulunmaması ve davalı vekilinin usulüne uygun vekaletnamesinin dosyada olmaması hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararda hakim imzası bulunmaması ve davalı vekilinin vekaletnamesinin dosyada olmaması hususlarının, 1086 sayılı HUMK'nun 388/5 ve 390. maddeleri uyarınca usuli eksiklik oluşturduğu değerlendirilerek dosyanın eksikliklerin giderilmesi için yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir mahkeme kararının gerekçeli kararının davalıya usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği ve davalı vekilinin yeniden tebligat talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli kararın tebliğ edildiği kişinin imzasının, önceki tebligatlardaki imzasıyla farklılık göstermesi ve bu nedenle tebligatın usulüne uygun yapılmadığının anlaşılması gözetilerek, yerel mahkemenin gerekçeli karar tebliğine ilişkin ek kararının kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi sonrası verilen süre tutum dilekçesiyle istinaf yoluna başvurulan bir davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verildiği kabul edilip incelenmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Kanun yoluna başvuru sürelerinin kesin süreler olduğu, hakim tarafından uzatılamayacağı ve süre tutum dilekçesi verilmesinin ek süre sağlamayacağı, ayrıca makul süre kavramının belirsizliği nedeniyle hukuki güvenlik ilkesine aykırı olacağı gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin süresinden sonra verilen gerekçeli istinaf dilekçesini incelemeyip ilk derece mahkemesi kararını sadece kamu düzeni yönünden incelemesinin yerinde olduğuna ve direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.