Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Haksız Tutukluluk Tazminatı”
- Uyuşmazlık: Haksız tutukluluk nedeniyle açılan tazminat davasında hükmedilen manevi tazminat miktarının yerinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, cezaevinde kaldığı süre, atılı suçun niteliği, tutukluluğun davacı üzerindeki olumsuz etkileri ve haksız tutukluluğun gerçekleştiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilerek hükmedilen 20.000 TL manevi tazminatın fazla olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Haksız tutukluluk nedeniyle açılan tazminat davasında manevi tazminat miktarının eksik hesaplanıp hesaplanmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının yaşı, mesleği, eğitim durumu, atılı suçun niteliği, tutukluluk süresi ve tutukluluğun olumsuz etkileri gözetilerek hükmedilen manevi tazminatın eksik olduğu değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca haksız yakalama ve gözaltı nedeniyle açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'un 2. maddesindeki üç aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve benzer kanunlardaki düzenlemeler gözetilerek, haksız yakalama ve gözaltıdan kaynaklanan tazminat davaları için ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek azami on yıllık zamanaşımı süresinin öngörülmesi gerektiği, bu durumda davacının tazminat davasını zamanaşımı süresi geçtikten sonra açtığı anlaşıldığından yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasında eksik araştırma yapılıp yapılmadığı ve hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı hususlarında çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından mükerrer dava iddiasında bulunulmadığı ve UYAP kayıtlarında da mükerrer dava tespit edilmediğinden eksik araştırma yapılmadığı, ayrıca davacının sosyal ve ekonomik durumu, suçun niteliği, tutukluluk süresi ve tutuklamanın etkileri gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat miktarının makul olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında, kanunda belirtilen 3 aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve hakkaniyete uygunluk gözetilerek, ceza davasının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık azami bir dava açma süresi öngörülmesi gerektiği, bu nedenle somut olayda davanın kesinleşme tarihinden 10 yıl sonra açılmış olması nedeniyle süresinde açılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun hükümleri uyarınca haksız yakalama ve tutuklama nedeniyle tazminat talebinde, dayanak teşkil eden beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve kesinleşme halinde tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat davası açılabilmesi için beraat hükmünün kesinleşmesi gerektiği ve tazminat davalarının beraat hükmünün kesinleştiğinin tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde kararın kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin, davacı hakkında kurulan beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediğini araştırmadan ve tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığını tespit etmeden davanın reddine karar vermesi isabetsiz görülerek yerel mahkeme direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Hakimlerin tutukluluğun devamına dair kararlarının gerekçesiz verilmesi nedeniyle açılan tazminat davasında görevli mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi mi yoksa Yargıtay 4. Hukuk Dairesi mi olduğu hususunda yaşanan görev uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkimin verdiği tutukluluğun devamı kararının gerekçesiz olması nedeniyle açılan tazminat davasının, haksız tutuklama nedeniyle tazminat davasından farklı olarak, hakimin genel hukuki sorumluluğuna dayandığı ve bu nedenle 6100 sayılı HMK'nın 46. maddesi ve 2802 sayılı HSK'nın 93/A maddesi uyarınca görevli mahkemenin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasında, tutuklandığı tarihte öğrenci olan davacı lehine maddi tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'un 1. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca hukuka uygun olsa dahi sonradan beraatle sonuçlanan tutuklamanın haksız hale geldiği ve bu durumda davacının en azından temel ihtiyaçlarını karşılayan asgari ücret düzeyinde maddi tazminata hak kazanacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hâkim aleyhine, tutukluluğun devamı kararının gerekçesiz verildiği iddiasıyla açılan tazminat davasında görevli mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi mi yoksa Yargıtay 4. Hukuk Dairesi mi olduğuna ilişkin görev uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkimin verdiği tutukluluğun devamı kararının gerekçesizliği iddiasının, haksız tutuklama nedeniyle tazminat talebi olmayıp, hakimin yargılama faaliyetinden kaynaklanan ve HUMK m. 573/2'ye aykırılık iddiasına dayalı bir tazminat talebi olduğu, bu nedenle de davanın, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nde görülmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi sıfatıyla görevsizlik kararı veren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama ve tutukluluğun devamı nedeniyle açılan tazminat davasında görevli yargı merciinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davanın, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinde düzenlenen haksız tutuklama ve tutukluluğun devamı nedeniyle açılan tazminat davası niteliğinde olup ceza hukukundan kaynaklanması ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı gereği ceza hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda görevli yargı merciinin belirlenmesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesinin görevli olması gözetilerek, dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'da öngörülen 3 aylık sürenin yanında, tazminat hukukunun genel prensipleri ve Anayasa'nın 19. maddesindeki değişiklik gözetilerek, haksız tutuklama tazminat davaları için de 10 yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmesi gerektiği, bu nedenle beraat kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Haksız tutuklama nedeniyle açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'a göre açılan tazminat davalarında, beraat kararının kesinleşmesinin tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren 3 ay içinde dava açılması gerektiği, ayrıca bu süre dışında kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık bir zamanaşımı süresi uygulanması gerektiği gözetilerek, beraat kararının kesinleşmesinden 10 yıl sonra açılan tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.