Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Kanunda Belirlenmiş Süre”
- Uyuşmazlık: Sulh Hukuk Mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresinin kanunen 8 gün olarak belirlenmiş olması ve mahkemenin kararda bu süreyi iki hafta olarak belirtmesinin kanuna aykırı olması gözetilerek, temyiz başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İflâs davasında, mahkeme kararında hatalı olarak gösterilen daha uzun istinaf süresi içinde yapılan başvurunun geçerli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: HMK ve İİK’daki kanun yolu sürelerine ilişkin hükümler ile Anayasa’nın 40. maddesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.04.2023 tarihli ve 2021/5 Esas, 2023/2 Karar sayılı ilamı gözetilerek, mahkeme kararında hatalı olarak daha uzun gösterilen istinaf süresi içinde yapılan başvurunun geçerli olduğu ve incelenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Konkordato talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı, mahkemenin kararda hatalı olarak belirttiği iki haftalık süre içerisinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin kararında konkordato talebinin reddine karşı kanun yoluna başvuru süresini hatalı olarak iki hafta göstermesinin, kesin süre niteliğindeki kanun yolu başvurusu hakkının kullanımını engellediği ve tarafı yanılttığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İİK'nın 164. maddesi uyarınca istinaf süresi 10 gün olmasına rağmen, mahkeme kararında 2 hafta olarak belirtilmesi nedeniyle davalının bu süre içinde yaptığı istinaf başvurusunun geçerli sayılıp sayılmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 297. maddesi gereğince mahkemelerin kararlarında kanun yollarını ve sürelerini doğru gösterme yükümlülüğünün kamu düzenine ilişkin olduğu ve bu hususta taraf lehine kazanılmış hak iddia edilemeyeceği, mahkemenin hatalı süre göstermesi nedeniyle tarafın kanun yoluna başvurma hakkını kullanamamış sayılacağı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.04.2023 tarihli ve 2021/5 Esas, 2023/2 Karar sayılı kararı da gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İflas davasında, mahkeme kararında istinaf süresi hatalı olarak iki hafta gösterilmişken, davacı vekilinin bu süre içinde yaptığı istinaf başvurusunun geçerli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 297. maddesi ve İİK’nın 164. maddesi gereğince mahkemelerin kararlarında kanun yolu süresini doğru gösterme yükümlülüğü bulunduğu, bu yükümlülüğe aykırı olarak karar metninde hatalı süre gösterilmesi sebebiyle tarafın yanıltıldığı ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.04.2023 tarihli ve 2021/5 Esas, 2023/2 Karar sayılı ilamı gözetilerek, davacı vekilinin hatalı gösterilen süre içerisinde yaptığı istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İflas yoluyla takipte itirazın kaldırılması ve iflas davasında, mahkeme kararında istinaf süresinin hatalı gösterilmesi nedeniyle, hatalı gösterilen süre içerisinde yapılan istinaf başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin gerekçeli kararında kanunda öngörülen 10 günlük istinaf süresi yerine hatalı olarak 2 haftalık süre göstermesinin tarafı yanıltabileceği ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.04.2023 tarihli ve 2021/5 Esas, 2023/2 sayılı kararındaki ilke gözetilerek, hatalı gösterilen süre içinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Konkordatonun kısmen feshi davasında, mahkeme kararında hatalı olarak gösterilen iki haftalık istinaf süresi içinde yapılan başvurunun, kanunda öngörülen on günlük süreyi geçirmiş olması nedeniyle reddinin doğru olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkimin kararda kanun yollarını ve sürelerini doğru gösterme yükümlülüğünün kamu düzenine ilişkin olduğu, bu yükümlülüğün ihlali nedeniyle mahkemece hatalı gösterilen süre içinde yapılan istinaf başvurusunun reddinin, mahkemeye erişim hakkını ihlal edeceği ve usule ilişkin kazanılmış hak doğurmayacağı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra sunulması halinde, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında hükme ilişkin tüm hususların gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olması, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlaması ve davalının iki haftalık sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK’nın 355. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen direnme kararının onanmasına, ancak davalının temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi sonrası verilen süre tutum dilekçesiyle istinaf yoluna başvurulan bir davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verildiği kabul edilip incelenmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Kanun yoluna başvuru sürelerinin kesin süreler olduğu, hakim tarafından uzatılamayacağı ve süre tutum dilekçesi verilmesinin ek süre sağlamayacağı, ayrıca makul süre kavramının belirsizliği nedeniyle hukuki güvenlik ilkesine aykırı olacağı gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin süresinden sonra verilen gerekçeli istinaf dilekçesini incelemeyip ilk derece mahkemesi kararını sadece kamu düzeni yönünden incelemesinin yerinde olduğuna ve direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Direnme kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun yasal süresi içinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: HUMK m. 432/5 uyarınca direnme kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun süresinin 7 gün olduğu, mahkemenin ek kararında hatalı olarak 15 günlük süre belirtmesinin ve davacı-karşı davalının bu hataya uyarak süreyi geçirmesinin temyiz hakkını kullanmasına engel teşkil ettiği gözetilerek temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanarak dava açılmasını sınırlayan bir sürenin (makul süre) bulunup bulunmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu ve Türk Medeni Kanunu'nda tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanarak dava açılmasını sınırlayan bir süre öngörülmediği, Anayasa'nın 36. maddesi gereği herkesin hak arama özgürlüğüne sahip olduğu ve bu özgürlüğün ancak kanunla sınırlandırılabileceği, dolayısıyla yasal dayanağı bulunmayan "makul süre" kısıtlamasının yerinde olmadığı ve ayrıca yasal hasım olarak ilgili idarelerin davaya dahil edilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davasının zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ve davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunda yerel mahkeme ile Yargıtay dairesi arasında oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Yoklukta verilen beraat kararının tebliğ edilmemesi ve davacıların kendiliğinden başvuru yaparak kararı kesinleştirmesi üzerine, kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içinde kesinleşmemiş olması halinde, kararın 466 sayılı Kanun uyarınca açılacak tazminat davaları yönünden üç ay sonunda kesinleşmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin başlayacağı ve bu süre geçtikten sonra açılan tazminat davasının süresinde olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.