Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Kararın Tefhimi”
- Uyuşmazlık: İşbölümü kararı üzerine görevli mahkemeye başvuru için öngörülen 10 günlük sürenin, kararın tefhim edildiği günün dahil edilip edilmeyeceği noktasında yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Gönderme kararlarının verildikleri anda kesinlik arz etmesi ve HUMK’nun 161. maddesinin bu tür kararlara uygulanamayacağı gözetilerek, 10 günlük sürenin kararın tefhim edildiği gün başlayacağı ve davacının süresinde başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararının ihale alıcısının yüzüne karşı tebliğ edildiği ancak gerekçeli kararın tebliğ edilmediği durumda, ihale alıcısı tarafından yapılan istinaf başvurusunun süresinin tefhim tarihinden mi yoksa gerekçeli kararın tebliğ tarihinden mi itibaren başlayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesinin kısa kararında hüküm fıkrası tüm unsurlarıyla ve gerekçesiyle açıklanmadığı için usulüne uygun bir tefhim yapılmadığından, istinaf kanun yolu süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden başlayacağı, hatalı da olsa mahkemece tefhim tarihinden başlayacağının gösterilmesinin taraflar aleyhine sonuç doğurmayacağı, bu durumda gerekçeli karar tebliğ edilmeden yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğu ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılarak karar verilmesinin ve bozma kararına karşı direnilmesinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesinin kısa kararının tefhiminden sonra gerekçeli kararın tebliğ edilmediği durumlarda istinaf başvuru süresinin ne zaman başlayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesince verilen kısa kararda hükmün tüm unsurları ve gerekçesinin açıklanmaması halinde, 6100 sayılı HMK'nın 321. maddesi uyarınca usulüne uygun bir tefhim gerçekleşmediğinden, istinaf başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliği tarihinden başlayacağı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararının yüzüne karşı tebliğ edilmesini müteakip verilen gerekçeli karar tarihinden önce yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesinin kısa kararının tefhiminden sonra on günlük yasal süre içerisinde gerekçeli karar yazılmadığı takdirde, tarafların kısa bir istinaf dilekçesi vererek gerekçeli kararı gördükten sonra ayrıntılı bir dilekçe vereceğini belirtmesi gerektiği, aksi takdirde istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmamış sayılacağı gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İİK'nın 365. maddesinin son fıkrası gereğince, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kesin nitelikte olduğu ve bu nedenle temyiz yolunun kapalı olduğu gözetilerek, Özel Daire bozma kararı ile direnme kararının ortadan kaldırılmasına ve temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hâkimin kısa kararı tefhim ettikten sonra gerekçeli kararı yazmadan vefat etmesi hâlinde, yerine atanan hâkimin gerekçeli kararı yazıp imzalayıp imzalayamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hem 1412 sayılı CMUK hem de 5271 sayılı CMK’nın ilk hâlinde bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması, ancak yerleşik uygulamada yeni hâkimin gerekçeli kararı yazabileceğinin kabul edilmesi, öğretide de bu görüşün savunulması, 6100 sayılı HMK’nın 299. maddesinde ve 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesinde de benzer düzenlemelere yer verilmesi ve böylece yerleşik uygulamanın yasalaşması karşısında, vefat eden hâkimin yerine atanan hâkimin tefhim edilen kısa karara uygun olarak gerekçeli kararı yazabileceği gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı kabul edilmiş ve dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 8 günlük istinaf süresi geçtikten sonra sunulması nedeniyle, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkim tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kesin sürelerden olan kanun yoluna başvuru sürelerinin, süre tutum dilekçesi verilmesi ile korunamayacağı ve HMK’da süre tutum dilekçesi verilmesi halinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren sekiz günlük süre sonrasının "makul süre" olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak, Özel Dairece incelenmeyen ve davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi için dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi sonrası verilen süre tutum dilekçesiyle istinaf yoluna başvurulan bir davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verildiği kabul edilip incelenmesi gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Kanun yoluna başvuru sürelerinin kesin süreler olduğu, hakim tarafından uzatılamayacağı ve süre tutum dilekçesi verilmesinin ek süre sağlamayacağı, ayrıca makul süre kavramının belirsizliği nedeniyle hukuki güvenlik ilkesine aykırı olacağı gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin süresinden sonra verilen gerekçeli istinaf dilekçesini incelemeyip ilk derece mahkemesi kararını sadece kamu düzeni yönünden incelemesinin yerinde olduğuna ve direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Tefhim edilen kısa kararda kıdem tazminatına yasal faiz yürütülüp tüm kalemlerin davalılardan tahsiline hükmedildiği halde gerekçeli kararda kıdem tazminatının yasal en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline ve tüm kalemlerin davalıdan tahsiline karar verilerek aleniyet ilkesine aykırı hareket edildiği ve tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İşçilik alacakları davasında, mahkemece verilen kısa kararın, HMK’nın 294, 297, 298/2 ve 321. maddelerine uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Basit yargılama usulünde, gerekçeli kararın kısa karara uygun olması ve kısa kararın tarafların hak ve yükümlülüklerini açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gerektiği, somut olayda ise kısa kararın “davanın kabulüne” şeklinde oluşturulup talep konusu alacaklar ve miktarlarının açıkça belirtilmediği, gerekçeli kararın ise daha sonra yazıldığı anlaşıldığından, HMK’nın ilgili maddelerine aykırı olduğu gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Süre tutum dilekçesi verildikten sonra, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verilmiş sayılıp sayılamayacağı ve istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İstinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başladığı, kanunda süre tutum dilekçesi verilmesi halinde ayrıca süre tanınacağına dair bir hüküm bulunmadığı, kesin sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanılmasının da mümkün olmadığı gözetilerek, davacı vekilinin yasal süre geçtikten sonra verdiği gerekçeli istinaf dilekçesinin reddine ve ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine karar veren direnme kararı, davacı vekilinin kesin hüküm ve kamu düzenine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği dışında onanmıştır.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.