Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Primli Çalışma”
- Uyuşmazlık: Davacının ücretinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, kıdem tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin miktarı ve prim alacağının olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin hesabında, primli çalışan işçi için uygulanması gereken usul ve esaslara aykırı hesaplama yapıldığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sabit ücret ve satış primiyle çalışan davacının fazla mesai ücretinin ve ihbar tazminatının hesabında, primlerin nasıl dikkate alınacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Hem sabit ücretin %150 zamlı kısmının hem de primlerin %50 zamlı kısmının ayrı ayrı hesaplanıp toplanması suretiyle fazla çalışma ücretinin hesaplanması, ihbar tazminatının hesabında ise sabit ücret ve primlerden oluşan giydirilmiş brüt ücretin esas alınması gerektiği gözetilerek, fazla mesai ve ihbar tazminatı hesaplamalarının hatalı yapıldığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilen ve annesinin ölümü nedeniyle hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı alan davalıya, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan sağlık harcamalarının iadesinin talep edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davalının, ölüm aylığı almak için eşinden boşanmasına rağmen fiilen birlikte yaşamaya devam ederek, hak kazanmadığı halde genel sağlık sigortasından yararlanmasının ve bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmasının 5510 sayılı Kanun'un Geçici 45. maddesindeki istisnadan yararlanmasına engel teşkil etmesi gözetilerek, direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edildikten sonra, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla aldığı ölüm aylığı kesilen davacıya yapılan sağlık harcamalarının tahsil edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşamaya devam ederek, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla haksız yere genel sağlık sigortasından yararlandığı ve bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olduğu gözetilerek, 5510 sayılı Kanun'un Geçici 45. maddesinden yararlanamayacağı ve 31.01.2012 tarihinden sonraki sağlık giderlerini ödemesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin 29/4. fıkrasındaki hükmün Anayasa’nın 90. maddesi gereğince iç hukuk kurallarına üstünlüğü gözetilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığına dair direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun'a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm ile Anayasa'nın 90. maddesi birlikte değerlendirilerek, uluslararası sözleşmelerin iç hukuka önceliği gözetilerek davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma işlemine gerek olmadığına ve yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun'a göre borçlanma yapılması gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olması ve Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm gözetilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığına karar verilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm ile Anayasa'nın 90. maddesi birlikte değerlendirilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasında yer alan hüküm ile Anayasa'nın 90. maddesi birlikte değerlendirilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma işleminin yapılmasına gerek olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davacının Almanya'daki ilk işe giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin iç hukuka üstünlüğü ve Türkiye ile Almanya arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm gözetilerek, davacının Almanya'daki işe giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıcı olarak kabulü için 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma yapmasına gerek olmadığına ve yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının 07.03.1995-30.04.1997 tarihleri arasındaki hizmetlerinin tespiti istemi yönünden, 01.05.1997-02.01.1998 tarihleri arasında davalı işyerinden Kuruma yapılan bildirimlerin hak düşürücü sürenin işlemesine engel olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, 506 sayılı Kanun'un 79/10. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süreye rağmen, sonradan bildirilen hizmetlerin varlığı halinde, bu bildirimin, önceki kesintisiz çalışılan dönemler için hak düşürücü sürenin işlemesine engel teşkil edeceği ve bu hususun, dosyadaki deliller ışığında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sonradan Türk vatandaşlığına geçen davacının, vatandaşlığa geçmeden önce Bulgaristan'da geçen çalışma sürelerini 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanıp borçlanamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 3201 sayılı Yasanın Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanmalarına olanak sağladığı, ancak bu hakkın Türk vatandaşlığına sahip olunduğu sürelerle sınırlı olduğu, yasanın amacının yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenlik haklarını korumak olduğu, Türk vatandaşlığının sonradan kazanılmasının geçmişe etkili olmadığı ve davacının Bulgaristan vatandaşı iken geçen süreleri borçlanamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.