Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Tarım Sigortaları Primi”
- Uyuşmazlık: Davacıya ait kiraz bahçesinde meydana gelen zararın don veya dolu hasarından kaynaklandığı ve sigorta kapsamında olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının kiraz bahçesinde don ve dolu hasarının meydana geldiği, don hasarının teminat kapsamı dışında olduğu, ancak dolu hasarının teminat kapsamında bulunduğu ve davalının dolu nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sigorta sözleşmesi kapsamındaki ürün üretimini yapan ve primlerini ödeyen ancak poliçede sigortalı veya sigorta ettiren olarak ismi geçmeyen davacının, davalı Tarsim Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş.'den tazminat talep edip edemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının sigorta poliçesinde sigortalı, sigorta ettiren veya lehtar olarak belirtilmemesi ve davacının sözleşmeyi davalı şirket adına temsilci sıfatıyla yaptığı kabul edildiğinden, davacının davalı Tarsim Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş.'ye karşı sözleşmeye dayanarak tazminat talep etme hakkı bulunmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının tarım BAĞ-KUR sigortalısı olduğunun tespiti istemiyle açtığı davada, davalı vekilinin temyiz isteminin ardından davacı vekilinin davadan feragat etmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun nasıl bir karar vereceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin davadan feragat beyanının, hükmün kesinleşmesinden önceki bir aşamada ve vekaletnamesinde davadan feragat yetkisiyle yapılmış olması ve feragatin davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması, HMK m. 307 ve devamı maddeleri ile 11.04.1940 tarihli İçtihatı Birleştirme Kararı'nın 1939/15 Esas, 1940/70 sayılı kararı gözetilerek, yerel mahkemenin ortaya çıkan bu yeni durumu değerlendirip karar vermesi için direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanması süresinin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin hem 5 yıllık sigortalılık süresi hem de 900 günlük prim ödeme şartı için geçerli olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin de bu hükmün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdiği ve somut olayda borçlanma hariç sigortalının prim gün sayısının 900 günü doldurmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanması süresinin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin, hem 5 yıllık sigortalılık süresi hem de 900 günlük prim ödeme şartı için geçerli olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin de bu hükmün anayasaya aykırı olmadığına karar verdiği ve sigortalının borçlanma hariç prim gün sayısının 900 gün olmadığının tespit edilmesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanması süresinin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanabilmesi için gereken 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin ölüm aylığı bağlanma şartlarından olan 900 günlük prim ödeme süresinin hesabında da dikkate alınması gerektiği, askerlik borçlanması gibi borçlanma sürelerinin bu 900 günlük süreye dahil edilemeyeceği ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki hükmün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanması yapılan sürenin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin, ölüm aylığı bağlanması için aranan 900 günlük prim ödeme şartı için de geçerli olduğu, askerlik borçlanmasının bu süreyi doldurmak için dikkate alınamayacağı ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki kararının bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanmasının 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin, ölüm aylığı bağlanma şartlarından olan 5 yıllık sigortalılık ve 900 günlük prim ödeme koşullarının her ikisi için de geçerli olduğu, askerlik borçlanmasının bu 900 günlük prim ödeme süresine dahil edilemeyeceği ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki hükmün anayasaya aykırı olmadığına karar verdiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanma süresinin 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen 900 günlük prim ödeme gün sayısına dahil edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin hem 5 yıllık sigortalılık süresi hem de 900 günlük prim ödeme gün sayısı şartı için geçerli olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki hükmün anayasaya aykırı olmadığına karar verdiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Doğum borçlanmasıyla ödenen sürelerin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesi uyarınca ölüm aylığı bağlanması için gerekli olan 900 günlük prim ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin ölüm aylığı bağlanması için aranan 900 günlük prim ödeme gün sayısını da kapsadığı, doğum borçlanmasıyla ödenen sürelerin bu hesaba dahil edilemeyeceği ve Anayasa Mahkemesi'nin de bu yöndeki hükmün anayasaya aykırı olmadığına karar verdiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanması yapılan sürenin, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli 900 günlük prim gün sayısına dahil edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığı ve ölüm aylığı bağlanma şartlarını düzenleyen bu hükmün, borçlanma hariç 900 günlük prim ödeme gün sayısının tamamlanması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Askerlik borçlanmasının, 5510 sayılı Kanun'un 32/2-a maddesinde belirtilen ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 günlük prim gün sayısının hesabında dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki "her türlü borçlanma süreleri hariç" ibaresinin hem 5 yıllık sigortalılık süresi hem de 900 günlük prim ödeme gün sayısı şartı için geçerli olduğu, askerlik borçlanmasının bu kapsamda değerlendirilemeyeceği ve ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan şartların oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.