Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Tasarruf Eden”
- Uyuşmazlık: Tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz konulan taşınmazın, dava devam ederken üçüncü kişiye devredilmesi ve akabinde haczin kaldırılıp tekrar konulması işlemlerinin hukuki niteliği ve şikayetçinin bu hacze karşı şikayet hakkı.
Gerekçe ve Sonuç: Tasarrufun iptali davasında davalı üçüncü kişiden malı devralan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi nedeniyle, tasarrufun iptali kararının davada taraf olmayan dördüncü kişiye etkisi olmadığı, haczin kaldırılmasının ardından tekrar konulan haczin ise yeni bir haciz niteliğinde olduğu ve haciz tarihinde malik olmayan borçlu adına kayıtlı değilken taşınmaza haciz konulamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı isteminden belediye ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve belediyenin borçlarının Hazineye devri nedeniyle husumetin Hazineye yöneltilip yöneltilmeyeceği hususları.
Gerekçe ve Sonuç: 4853 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu'nun haciz yoluyla tahsil ettiği miktarı ilgilinin banka hesabına yatırmakla yükümlü olduğu, bu görevi yerine getirmemesi halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu tutulabileceği, belediyenin ise uzlaşma kapsamına alınan tasarruf teşvik kesintileri kadar sorumluluğunun ortadan kalkacağı ve bu kısım için husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı davasında davalı belediye ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve belediyenin borçlarının Hazineye devri nedeniyle husumetin Hazineye yöneltilip yöneltilmeyeceği hususları.
Gerekçe ve Sonuç: 4853 sayılı Kanun uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tahsil ettiği ancak davacı adına açılan hesaba yatırmadığı tasarruf teşvik kesintileri ve nemalarından sorumlu olduğu, belediyenin ise Hazine ile yaptığı uzlaşma kapsamındaki borçları kadar sorumluluğunun ortadan kalktığı ve bu kısım için husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı isteminden belediye ve Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve uzlaşma kapsamına alınan belediye borçları bakımından husumetin Hazineye yöneltilip yöneltilmeyeceği hususları.
Gerekçe ve Sonuç: 3417 ve 4853 sayılı Kanunlar uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumu'nun tahsil ettiği miktarı sigortalının hesabına yatırmakla yükümlü olduğu, bu görevi yerine getirmemesi halinde sebepsiz zenginleşme doğacağı, belediyenin uzlaşma kapsamına alınan borçları kadar sorumluluğunun ortadan kalkacağı ve husumetin Hazine'ye yöneltilmesi gerektiği, Hazine'nin ise ödediği miktar kadar sorumluluğun Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait olacağı gerekçeleriyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tasarruf teşvik ana para ve nema alacağı isteminden belediye ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve uzlaşma kapsamına alınan belediye borçları bakımından husumetin Hazineye yöneltilip yöneltilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 3417 ve 4853 sayılı Kanunlar uyarınca tasarruf teşvik alacaklarının tahsil yükümlülüğünün Sosyal Güvenlik Kurumu'nda olduğu, ancak Kurumun bu tahsili yaptığı takdirde işverenin sorumluluğunun ortadan kalkacağı, belediyenin Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlarının 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun geçici 5. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamına alınması nedeniyle bu alacaklar yönünden husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tasarrufun iptali davasında, İİK m. 277 vd. maddeleri ile BK m. 179, 180 ve 110. maddelerine dayalı taleplerin birlikte görülüp görülemeyeceği, borçlu ile üçüncü kişi arasında iptal davasına konu olabilecek bir tasarruf işleminin bulunup bulunmadığı, bulunması halinde davanın konusuz kalıp kalmadığı, bekletici mesele ve yargılama giderlerinin belirlenmesi hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının talepleri arasında terdit bulunmadığı, somut uyuşmazlığın niteliği, BK’nın 110, 179 ve 180. maddeleri kapsamındaki taleplerin İİK m. 280/3’deki iptal sebepleri bakımından birlikte değerlendirilmesi gerektiği, taleplerden birine ilişkin verilecek kararın diğerini doğrudan etkileyeceği, bu sebeple davacının taleplerinin bir bütün olarak ele alınarak çözülmesinin usul ekonomisine uygun olduğu, ayrıca dosya kapsamında icra iflas hukuku anlamında iptale konu edilebilecek bir devir veya tasarruf işleminin bulunmadığı gözetilerek direnme kararı onanmış, davacı vekilinin direnme kapsamı dışında kalan ve Özel Dairece incelenmeyen temyiz itirazlarının değerlendirilmesi için dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalının, alacaklısından mal kaçırmak amacıyla yaptığı iddia edilen taşınmaz satışının muvazaa veya İİK 277 maddesi uyarınca iptali talebi.
Gerekçe ve Sonuç: Davalının, borçlu şirketin borcuna kefil olması nedeniyle borcunun, kefalet tarihinden değil, şirketin borcunun doğduğu tarihten itibaren başladığı ve dava konusu tasarrufun bu tarihten sonra yapılmış olması nedeniyle İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasının dinlenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.