Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Tefhim.”
- Uyuşmazlık: Sanığın yüzüne karşı tefhim edilen hükümde yer alan kanun yolu bildirimindeki ifade eksikliğinin, sanığı yanıltıp yanıltmadığı ve buna bağlı olarak temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece sanığa tefhim edilen hükümde, temyiz başvuru süresinin başlangıcının “tefhim-tebliğden itibaren” şeklinde belirtilmesi, tefhim veya tebliğden hangisinin esas alınacağı konusunda tereddüde yol açtığı ve bu durumun CMK’nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturduğu gözetilerek Özel Dairenin ret kararının onanmasına ilişkin kararı kaldırılarak, yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararının ihale alıcısının yüzüne karşı tebliğ edildiği ancak gerekçeli kararın tebliğ edilmediği durumda, ihale alıcısı tarafından yapılan istinaf başvurusunun süresinin tefhim tarihinden mi yoksa gerekçeli kararın tebliğ tarihinden mi itibaren başlayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesinin kısa kararında hüküm fıkrası tüm unsurlarıyla ve gerekçesiyle açıklanmadığı için usulüne uygun bir tefhim yapılmadığından, istinaf kanun yolu süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden başlayacağı, hatalı da olsa mahkemece tefhim tarihinden başlayacağının gösterilmesinin taraflar aleyhine sonuç doğurmayacağı, bu durumda gerekçeli karar tebliğ edilmeden yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğu ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılarak karar verilmesinin ve bozma kararına karşı direnilmesinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, kararın tefhimi ile gerekçeli kararının tebliği arasında yapılması nedeniyle süresinde olup olmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Basit yargılama usulünün uygulandığı icra takibinde, icra mahkemesince tefhim edilen kısa kararda hüküm fıkrası tüm unsurlarıyla ve gerekçesiyle açıklanmadığı için, kanuna uygun tefhim yapılmamış sayıldığı ve bu durumda gerekçeli kararın tebliğinin geçerli bildirim niteliğinde olduğu, bu sebeple de istinaf başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Sanığın yüzüne karşı tefhim edilen hükümde yer alan kanun yolu bildirimindeki tereddütlü ifade nedeniyle, müdafiinin temyiz başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece sanığa tefhim edilen hükümde, temyiz süresinin başlangıcının "tebliğ-tefhimden itibaren" şeklinde belirtilmesi, CMK'nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine aykırı bir belirsizlik yarattığı ve bu durumun CMK'nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturduğu gözetilerek, Özel Daire'nin ret kararının ve yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına ve temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararının istinaf başvuru süresinin, kısa kararın tefhim edildiği tarih yerine gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren başlayıp başlamadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesinin kısa kararında kanun yolu başlangıcının gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün olarak belirtilmesi, yasal on günlük istinaf süresinin tebliğden başlayacağına ilişkin haklı beklenti yarattığı ve usulüne uygun bir tefhim yapılmadığı için sürenin gerekçeli kararın tebliğinden başlatılması gerektiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Basit yargılama usulü uygulanan davada, icra mahkemesince tefhim edilen kısa kararda hüküm sonucunun tüm unsurları gösterilmediği ve kararın gerekçesinin açıklanmadığı, bu nedenle kanunun aradığı unsurları içeren bir tefhimin bulunmadığından kararın taraflara tebliğ edilmesiyle istinaf kanun yolu süresinin başladığı ve istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı gözetilerek direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, kısa kararın yüzüne karşı tefhim edildiği ancak gerekçeli kararın daha sonra tebliğ edildiği durumda, hangi tarihten itibaren süresinde sayılacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Basit yargılama usulünde, kısa kararda hüküm fıkrası ve gerekçesiyle açıklanmadığı için usulüne uygun tefhim yapılmamış sayılacağından, istinaf kanun yolu süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı gözetilerek, direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, kararın tefhim edildiği tarihte değil, gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarihte yapılması nedeniyle süresinde olup olmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Basit yargılama usulünde gerekçeli karar tebliğ edilmeden usulüne uygun tefhim yapılmadığı ve istinaf kanun yolu süresinin tebliğ tarihinden başladığı gözetilerek, icra mahkemesi kararında istinaf süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağının belirtilmesinin hukuka uygun olduğu ve bu tarihten itibaren yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Tefhim edilen kısa kararda kıdem tazminatına yasal faiz yürütülüp tüm kalemlerin davalılardan tahsiline hükmedildiği halde gerekçeli kararda kıdem tazminatının yasal en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline ve tüm kalemlerin davalıdan tahsiline karar verilerek aleniyet ilkesine aykırı hareket edildiği ve tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yerel mahkemenin sanık müdafisinin temyiz istemini reddetmesi üzerine, temyiz süresinin başlangıcına ilişkin yapılan kanun yolu bildiriminin yasal olup olmadığı ve sanığın temyizinin süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanık müdafisinin, yüzüne karşı yapılan tefhimde temyiz süresinin başlangıcının hem tefhim hem de tebliğden itibaren başlayacağı şeklinde belirtilmesinin avukat açısından bir yanılgı oluşturmayacağı ve kanun yolu süresinin işlemeye başlamasını engellemeyeceği, mesleği gereği avukatın bu hususta bilgi sahibi olması gerektiği ve ayrıca sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde bu hususta bir yanılgıya düştüğünü de ileri sürmemesi gözetilerek yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının onanmasına, ancak görevi yaptırmamak için direnme suçuna 6352 sayılı Kanunda bir düzenleme bulunmadığından, bu suç yönünden yerel mahkemenin kararı hukuken değerden yoksun kabul edilerek Özel Dairece bu suça ilişkin ilk hükmün temyiz incelemesinin yapılması gerektiğine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin direnme kararının, duruşmaya şikayetçi vekilinin stajyer avukatının katılması ve tefhim bu stajyere yapılması sebebiyle temyiz süresinin başlangıcı ve geçerliliği hususunda uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Stajyer avukatın, vekilin yazılı izni olmadan duruşmaya katılıp katılmadığının ve tefhimin geçerliliğinin tespit edilmemesi, ayrıca temyiz isteminin reddine ilişkin usul hükümlerine uyulmaması nedeniyle, eksikliklerin giderilmesi ve sonrasında oluşacak duruma göre dosyanın Yargıtay'a gönderilip gönderilmeyeceğine karar verilmek üzere, dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın temyiz başvurusunun yasal süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece sanığa tefhim edilen kararda, kanun yolu bildiriminde temyiz süresinin başlangıcı belirtilmediğinden, bu durumun sürenin tebliğden mi yoksa tefhimden mi başlayacağı konusunda tereddüte yol açtığı ve bu eksikliğin CMK’nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni olduğu gözetilerek, direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.