Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“12/3. Madde”
- Uyuşmazlık: Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden 10 yıldan fazla süre sonra tapu kaydına işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi talebinde, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki değişiklik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin 5304 sayılı Kanun'daki değişiklikten önce dolması ve bu değişikliğin geçmişe etkili uygulanmasının mümkün olmaması nedeniyle, davacı yararına oluşan kazanılmış hakkın korunması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden 10 yıldan fazla süre sonra tapu kaydına işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi talebi üzerine, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geçmişe etkili olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki değişikliğin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonraki bir tarihte yürürlüğe girmesi ve bu sürenin dolmasıyla davacı lehine kazanılmış hak doğması nedeniyle, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geçmişe etkili olarak uygulanmasının mümkün olmadığı ve davacıdan haksız olarak alınan taviz bedelinin iadesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden 10 yıldan fazla süre sonra tapu kaydına işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi gerektiğine ilişkin davada, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin geçmişe etkili olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki değişikliğin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonraki bir davaya uygulanmasının, kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğu ve kanunların geriye yürümemesi ilkesi gereğince mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının 27.02.1957 tarihinde kesinleştiği ve davanın 07.01.2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici 7. ve 11. maddelerinin cemaat vakıflarının tapu tescili talepleri için özel bir düzenleme öngörmesi ve bu düzenlemenin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki hak düşürücü süreye istisna teşkil etmesi gözetilerek, yerel mahkemenin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kayıtlarında sonradan oluşan vakıf şerhinin silinmesi davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin, dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarının kesinleştiği tarihler ile vakıf şerhinin tapu siciline işlendiği tarih arasında geçmiş olması nedeniyle davacı yararına kazanılmış hak doğduğu, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki değişiklik hükmünün geriye yürümeyeceğine dair bir düzenleme bulunmaması ve kazanılmış hakların korunması ilkesi gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Arazi kadastrosundan sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro sayılıp sayılmayacağı ve orman kadastrosundan önce kesinleşen Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Arazi kadastrosunun kesinleşmesinden sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro niteliğinde olduğu ve daha önce Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi'nde aynı taraflar arasında aynı konu hakkında verilen kararın kesin hüküm oluşturduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kadastro çalışmaları sırasında davalıların miras bırakanlarının davacıya ait taşınmazı haksız olarak kendi adlarına tescil ettirdikleri iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 12.04.1983 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 10.01.2020 tarihinde açıldığı, bu sebeple 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davayı usulden reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra satılan taşınmazlar sebebiyle açılan davanın tazminat davası niteliğinde olup olmadığı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacıların mülkiyet hakkına dayalı taleplerinin kadastro kanununda öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçmesiyle ortadan kalktığı, dolayısıyla taşınmazların satışından kaynaklı sebepsiz zenginleşme iddiasının da dayanaktan yoksun kaldığı gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitinden sonra tapuya işlenen vakıf şerhi nedeniyle ödenen taviz bedelinin iadesi davasında, 5304 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre, 5304 sayılı Kanun'daki değişiklikten önce dolduğundan ve bu değişikliğin geçmişe etkili uygulanamayacağı, dolayısıyla davacı yararına oluşan kazanılmış hakkı etkileyemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin direnme kararı onanmıştır.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.