Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“5510 Sayılı SGK Kanunu”
- Uyuşmazlık: Özel sigorta şirketinin trafik sigortası primlerini SGK'ya aktarmaması sebebiyle şirketin yönetim kurulu üyesine gönderilen ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti davasında, yönetim kurulu üyesinin 6183 sayılı Amme Alacağının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca şahsen sorumlu olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 98. maddesinde düzenlenen prim alacağının amme alacağı niteliğinde olmadığı ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip yapılamayacağı, dolayısıyla şirket yönetim kurulu üyesinin şahsi malvarlığı ile sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, ödeme emrinin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin yerel mahkeme kararının vekalet ücretinin düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Maluliyet aylığının, maluliyet halinin sona ermesi nedeniyle yersiz ödendiği iddiasıyla başlatılan iade talebine ilişkin uyuşmazlıkta, geriye yürüme yasağı ilkesi ve özel kanun ile genel kanun çatışması bağlamında hangi yasal düzenlemenin uygulanacağı hususudur.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesinin, 506 sayılı Kanun'un 121. maddesine göre sigortalı lehine düzenleme getirdiği, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzenini ilgilendirdiği ve 5510 sayılı Kanun'un geçici maddelerinde yersiz ödemelerin tahsilinde önceki hükümlerin uygulanacağına dair bir düzenleme olmadığı gözetilerek; özel kanun niteliğindeki 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesinin, genel kanun hükmü olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 63. maddesine göre uygulama önceliği bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yaşlılık aylığı alırken 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinde belirtilen istisnalar dışında çalışmaya başlayan sigortalının, çalıştığı dönemde aldığı yaşlılık aylıklarını iade edip etmeyeceği ve iade yükümlülüğünün kapsamı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesinin, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının iadesi konusunda 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 63. maddesine göre özel bir düzenleme içermesi ve sigortalı lehine hükümler getirmesi gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli aylığı almaya ve 1479 sayılı Kanun kapsamında çalışmaya başlayan davacının emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmesinin mümkün olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olanlar hakkında 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesi ve 1479 sayılı Kanunun Ek 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, belirtilen kapsamda çalışmaya başlayanların sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğü altında olması gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 5510 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra 5434 sayılı Kanun uyarınca bağlanan emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılmasının yasal olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 4/c bendi kapsamında sigortalı iken emekli olup, sonrasında 4/b bendi kapsamında serbest avukat olarak çalışmaya başlayan davacıdan, 5510 sayılı Kanun'un Geçici 14. maddesi ve 30. maddesi uyarınca sosyal güvenlik destek primi kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının ölüm aylığının, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesi uyarınca kesilmesine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu işleminin iptali istemiyle açılan davada, yerel mahkemenin direnme kararının hukuki olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesinin, ölüm aylığından yararlanma hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla düzenleme getirmesi ve bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı bulunmaması, ayrıca yerel mahkemece birlikte yaşama olgusunun yeterli araştırma yapılmadan tespit edilmesi gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Türkiye’de çalışması bulunmayan davacının, 3201 sayılı Kanun kapsamında yaptığı yurtdışı borçlanma süresinin 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a (SSK) mı yoksa 4/1-b (Bağ-Kur) maddesi kapsamında mı değerlendirileceği uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5754 sayılı Kanun ile değişik 3201 sayılı Kanun'un 5. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, Türkiye'de sigortalılığı bulunmayanların yurtdışı hizmet borçlanmasının 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.