Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Beyan.”
- Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu, suç üstlenme suçunu mu, yoksa müşterek faillik veya yardım suretiyle suçluyu kayırma suçunu mu oluşturduğu.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, alkollü olarak trafik kazasına sebebiyet veren babasının suçunu üstlenerek, karakolda gerçeğe aykırı beyanda bulunması ve bu beyanla yetkililerin babasının işlediği suçtan dolayı soruşturma yürütmesini engellemeye çalışmasının suçluyu kayırma suçunu oluşturduğu gözetilerek, yerel mahkemenin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyandan verdiği mahkumiyet kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sanığın trafik kontrolü sırasında kolluk görevlilerine gerçek kimliği yerine başka bir isim söylemesinin TCK'nın 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu yoksa 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme kabahatini mi oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın verdiği yalan beyan üzerine henüz resmi bir belge düzenlenmediği, aksine gerçek kimliğinin tespit edilerek tutanakların bu bilgilere göre düzenlendiği, dolayısıyla resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşmadığı, eylemin Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu, ancak bu kabahat için öngörülen zamanaşımının dolduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına ve sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın başkasına ait sürücü belgesini kullanmasının TCK'nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu mu, TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu, yoksa Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahatini mi oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, hakkında arama kararı olduğu bilinciyle başkasına ait sürücü belgesini kullanmasının, kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma başlatılmasına neden olmadığı ve resmi belgede sahtecilik amacı taşımadığı, ayrıca eylem sırasında gerçeğe aykırı beyana dayanılarak düzenlenmiş bir resmi belge bulunmadığı gözetilerek, eylemin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturmayacağı, ancak kimliği bildirmeme kabahatini oluşturacağı, bununla birlikte kabahat için öngörülen zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, hırsızlık suçlamasıyla yakalandığında başkasının kimlik bilgilerini kullanmasının TCK'nın 206. maddesindeki "resmi belgede yalan beyan" suçu mu, yoksa 268. maddesindeki "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma" suçu mu oluşturduğu hususu.
Gerekçe ve Sonuç: TCK'nın 268. maddesindeki suçun oluşabilmesi için failin işlediği bir suç nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen beraat kararının kesinleşmesiyle sanığın bir suç işlediğinden bahsedilemeyeceği ve bu nedenle TCK'nın 268. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı, ancak sanığın kolluk kuvvetlerine verdiği yalan beyana istinaden resmi belgeler düzenlendiği gözetilerek, eylemin TCK'nın 206. maddesindeki resmi belgede yalan beyan suçunu oluşturduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın başkasına ait çalınan bir cep telefonunun kendisine ait olduğunu ve kaybettiğini beyan ederek kolluk kuvvetlerine başvurması eyleminin suç uydurma mı yoksa resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu mu oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, başkasına ait çalınmış bir cep telefonunun kendisine ait olduğunu ve kaybettiğini belirterek yetkili makamlara başvurarak, olayı farklı bir şekilde anlatıp yeni bir suç ihbar etmesi ve gerçeğe aykırı eklemeler yaparak adli makamları gereksiz yere meşgul etmesi ve yanlış yönlendirmesi nedeniyle eyleminin suç uydurma suçunu oluşturduğu, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun ise suç uydurma suçu karşısında genel norm niteliğinde olduğu ve özel normun önceliği ilkesi gereğince uygulanmasının mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın işlediği suç nedeniyle gerçek kimliğini gizleyerek başkasının kimlik bilgilerini kullanmasının memura yalan beyanda bulunma suçu mu yoksa resmi belgede sahtecilik suçu mu oluşturduğu ve buna bağlı olarak dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın eyleminin amacının kendisini soruşturmadan kurtarmak olduğu, sahtecilik suçunu oluşturacak bir hareketinin veya kastının bulunmadığı, dolayısıyla yalan beyanda bulunması sonucu başkası hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmayacağı ve eylemin 765 sayılı TCK'nun 343/2. maddesinde düzenlenen memura yalan beyanda bulunma suçunu oluşturduğu gözetilerek yerel mahkeme hükmünün dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ve kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığa atılı iftira suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı ve kolluk ifadesi sırasında yapılan yalan beyanın resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın hukuka aykırı fiil isnadını yetkili makamlara doğrudan yapmadığı, annesine bildirmesi ve ağabeyinin dolaylı olarak öğrenmesi sonucu başlatılan soruşturmada şikayetçi olmadığını belirttiği ifadesinin de soruşturma başlatılmasını sağlama amacına yönelik olmadığı değerlendirilerek iftira suçunun unsurlarının oluşmadığına, ayrıca kolluk ifadesinin içeriğinin tek başına ispat aracı olarak kullanılabilecek resmi belge niteliğinde olmadığı gözetilerek resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun da oluşmadığına karar verilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı reddedilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığa atılı yalan tanıklık suçundan eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın kollukta verdiği beyan ile mahkemede verdiği beyan arasında çelişki bulunması ve mahkemenin diğer delilleri de değerlendirmesine rağmen sanığın yalan tanıklık yaptığına dair hükmü eksik araştırmaya dayanarak vermesi nedeniyle bozma kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma eyleminin TCK'nın 268. maddesinde düzenlenen "Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması" suçu mu yoksa TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen "Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan" suçu mu oluşturduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, hakkında yakalama kararı bulunan suçlardan kurtulmak amacıyla kolluk görevlilerine verdiği kimlik bilgilerinin bir başkası hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasına neden olmadığı, yalnızca kimliği hakkında yalan beyanda bulunarak resmi belge düzenlenmesine yol açtığı gözetilerek, eylemin TCK'nın 206. maddesindeki "Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan" suçunu oluşturduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sanığın mahkeme heyetine başkasının kimliğini beyan etmesi eyleminin, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunu mu yoksa resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu mu oluşturduğu.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını engellemek amacıyla gerçek bir kişinin kimlik bilgilerini kullanması ve bu eylemi nedeniyle kimliği kullanılan kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmamış olması, TCK'nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığı, eylemin TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturduğu gözetilerek yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hayat sigortası poliçelerine dayalı vefat tazminatı talebinde, sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sigortalı tarafından poliçe düzenlenmesi sırasında hastalığına dair beyan yükümlülüğüne aykırı davranıldığının davalı tarafından ispat edilememesi gözetilerek, İtiraz Hakem Heyeti kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Mirasbırakanın resmi vasiyetnamesinde, tanık beyanlarında "mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığına dair" ifadenin bulunmamasının vasiyetnamenin iptalini gerektirip gerektirmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Türk Medeni Kanunu'nun 535. maddesindeki "mirasbırakanın beyanı" ibaresinin, vasiyetnamenin mirasbırakana okunmasından sonra vasiyetnamenin son arzularını içerdiğine dair beyanı ifade ettiği, tanık beyanlarında bu ifadenin birebir yer almamasının, mirasbırakanın tanıklar önünde beyanda bulunduğunun anlaşıldığı durumlarda vasiyetnameyi şeklen geçersiz kılmayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin vasiyetnamenin iptali talebinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.