Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Sigortalılık Tescil Tarihi”
- Uyuşmazlık: Davacının 11.03.1981 tarihini sigorta başlangıç tarihi olarak kabul ederek 1479 sayılı Kanun'dan yararlanma ve emeklilik hakkı tespiti talebinde bulunması üzerine, davalı Kurum'un hukuki yarar ve tescil sürelerine aykırılık iddiasıyla açılan tespit davası.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında sigorta başlangıcı tespiti talebinde hukuki yararının bulunmadığı, hâkimin HMK’nın 31. maddesi gereğince davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacının talebini açıklığa kavuşturması gerektiği, ayrıca 1479 ve 5510 sayılı Kanunlarda belirtilen tescil sürelerine uyulmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 27.11.2000 tarihinde 506 sayılı Kanun'a tabi sigortalılığı başlayan davacının, 1.9.1989-30.11.1989 tarihleri arasındaki vergi kaydına istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık başlangıç tarihinin 01.09.1989 olarak tespit edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 4.10.2000 tarihinden önce 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık tescili ve prim ödemesi bulunmadığı ve 27.11.2000 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun'a tabi zorunlu sigortalı olduğu gözetilerek, 1479 sayılı Kanun'un 4956 sayılı Kanun ile eklenen geçici 18. maddesi kapsamında geriye dönük sigortalılık tesciline olanak bulunmadığından direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan davacının, bu tarihten önceki vergi, oda ve esnaf sicil kayıtlarına istinaden 1479 sayılı Kanun'a tabi zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesi uyarınca, 04.10.2000 tarihinden önce kayıt ve tescili olmayan sigortalıların sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ve davacının da bu tarihten önceki dönemler için borçlanma hakkını yasal süre içerisinde kullanmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının 01.10.2008 tarihinden önceki süreler için 1479 sayılı Kanun'a tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca 01.10.2008 tarihinden önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıt ve tescili bulunmayanların sigortalılıkları 01.10.2008 tarihinden başlatılacağı, davacının da bu tarihten önce Kurum'a kayıt ve tescilinin olmadığı ve borçlanma talebinde bulunmadığı gözetilerek, geriye dönük sigortalılığının tespitine imkan bulunmadığından yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının 04.10.2000 ile 26.03.2002 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılığının tespit edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 619 sayılı KHK'nin iptaliyle 04.10.2000-02.08.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun'un 3165 sayılı Kanun ile değişik 24. ve 25. maddelerinin uygulanacağı, davacının bu dönemde esnaf sicil ve oda kaydıyla kendi nam ve hesabına çalıştığına dair koşulların oluştuğu, 3165 sayılı Kanun ile değişik 25. madde gereği kendiliğinden sigortalı sayılacağı gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: 28.07.1999 tarihinde 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılık tescili yapılan ancak prim ödemesi bulunmayan davacının, 4956 sayılı Kanun ile değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.08.2001 tarihine kadar isteğe bağlı sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İsteğe bağlı sigortalılığın kanunla disipline edilmiş bir sigortalılık türü olması, prim ödemesinin ve başvurunun bulunmamasının isteğe bağlı sigortalılık için gerekli şartlardan olması ve davacının uyuşmazlık konusu dönemde prim ödememiş olması gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan davacının, bu tarihten önceki vergi, oda ve esnaf sicil kayıtlarına dayanarak 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Kanun'un Geçici 18. maddesi uyarınca 04.10.2000 tarihinden önce kayıt ve tescili olmayanların sigortalılıklarının bu tarihten başladığı, davacının da bu tarihten önceki dönemler için kanunda öngörülen süre içinde borçlanma hakkını kullanmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Vefat eden eşinin vergi kaydı nedeniyle 9.7.1990-24.2.1995 tarihleri arasında Bağ-Kur’lu sayılması gerektiğinin tespiti ve ölüm aylığı bağlanması talebinin reddine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: 1479 sayılı Yasa'da 506 sayılı Yasanın 79. maddesine koşut geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, vefat eden eşin sağlığında Bağ-Kur’a kayıt ve tescili olmadığı ve borçlanma talebinde de bulunmadığı, ayrıca 4956 sayılı Kanunun 47. maddesi ile eklenen geçici 18. madde hükmünden yararlanmasının da mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan davacının, limited şirket ortaklığına istinaden, anılan tarih öncesi dönem için sigortalılığının tespit edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 4956 sayılı Kanun'un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 18. madde uyarınca, 04.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili bulunmayan sigortalıların sigortalılıklarının 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ve davacının da bu tarihten önceki dönemler için borçlanma talebinde bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.