Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Zaman Bakımından Kanunun Uygulanması”
- Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, ilk derece mahkemesi kararının verilmesinden sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ek madde 6 hükmünün, dava konusu taşınmazın değerinin istinaf kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle verilen istinaf reddine ilişkin karara uygulanıp uygulanamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davalarının, taşınmazın değeri değil taşınmaz üzerindeki hakların tespiti ve tapu sicilinin doğru oluşturulması amacını taşıması, bu tür davalarda verilen kararların denetlenmesinin kamu yararı bakımından önem arz etmesi ve adil yargılanma hakkının güvencesi de gözetilerek, 3402 sayılı Kanun'un ek madde 6 hükmünün yürürlük tarihinden önce verilmiş olsa dahi ilk derece mahkemesi kararına uygulanması gerektiği, bu nedenle kararın miktar itibariyle kesin olmadığı ve istinaf yolunun açık olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hakkı olmayan yere (köy merasına) tecavüz suçundan açılan kamu davasının yargılaması sırasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un, sanığın eylemini suç olmaktan çıkarıp çıkarmadığı ve sanık lehine uygulanıp uygulanmayacağı noktasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 6360 sayılı Kanun'un idari yapılanmayı düzenleme amacı taşıması ve TCK'nın 154/2. maddesinde yer alan köy merasına tecavüz suçunun ceza normunda bir değişiklik yapmaması, fiilin suç olmaktan çıkmaması ve fail lehine kanun hükmünün uygulanamayacağı gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı reddedilerek Özel Daire onama kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Maliye Hazinesi'nin köy boşluğuna tecavüz suçundan açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı ile köy merasına tecavüz suçunda 6360 sayılı Kanun'un TCK'nın 7. maddesindeki zaman bakımından uygulama kuralı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Köy boşluğunun mülkiyet hakkı sahibi olan ve köylülerle birlikte ortak kullanım hakkı bulunan Hazinenin, köy boşluğuna tecavüz suçundan doğrudan zarar gördüğü gözetilerek davaya katılma ve temyiz hakkı bulunduğuna, ancak 6360 sayılı Kanun'un suç tanımını veya cezasını değiştirmeyip yalnızca köy tüzel kişiliğinin statüsünü değiştirdiğinden, TCK'nın 7. maddesindeki fail lehine olan hükmün uygulanamayacağına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden önce akdedilen bir sözleşmede yetkili mahkeme olarak belirlenen mahkemenin, HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açılan davada HMK’nın 17. maddesi hükmü karşısında uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: HMK'nın 17. maddesi uyarınca tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarındaki uyuşmazlıklarda sözleşme ile yetkili mahkeme tayin edebilecekleri ve aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece bu mahkemede açılabileceği, HMK'nın 448. maddesi gereğince de kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın 28.06.2014 tarihinde işlediği hırsızlık suçu nedeniyle, aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 142/2-h maddesinin mi yoksa suç tarihinde yürürlükte olan TCK’nın 142/1-b maddesinin mi uygulanacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kanunların Resmî Gazete'de yayımlandığı gün yürürlüğe girdiği, yayım saatine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, kanun koyucunun amacının kanunun yayım tarihi itibariyle ülke genelinde aynı anda uygulanması olduğu, suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince sanığın eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinde 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile yapılan değişiklikten önce verilip infazına başlanılan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin çağrıya rağmen başvurmayan sanığa ikinci bir tebligat yapılmasının ve ısrar şartının aranmasının gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Fail lehine olan kanun uygulaması, suç tarihinde yürürlükte olan 5402 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri, ısrar koşulunun çağrıya uyan ve müracaat eden sanıklar için öngörülmüş olması ve sanığın başvurmamasına ilişkin bir mazeret de ileri sürmemiş olması değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Babasından ölüm aylığı alan davacının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığına ilişkin uyuşmazlık nedeniyle, 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesi uyarınca aylığının kesilip kesilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesinin, ölüm aylığından yararlanma hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla getirildiği ve Anayasaya aykırı olmadığı gözetilerek, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespiti halinde davacının aylığının kesilmesi gerektiği ve bu hususun yöntemince araştırılması gerektiği değerlendirilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sanığa atılı cinsel taciz suçu bakımından, CMK'nın 251. maddesine 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle getirilen basit yargılama usulünün uygulanmasının zorunlu olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Suçun, TCK'nın 105/2-d maddesinde düzenlenen ve cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren nitelikli halinin uygulanması nedeniyle, basit yargılama usulünün uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalıya ait farklı parsellerdeki mera tecavüzüne ilişkin açılan davada görevli mahkemenin tespiti uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: 2162 parsel sayılı meraya tecavüzün önlenmesi davasının, daha önce 2183 parsel sayılı meraya ilişkin açılan ve asliye hukuk mahkemesinde görülen davayla objektif dava birleşmesi oluşturmayacağı, her bir parselin ayrı dava konusu yapılabileceği ve 2162 parsele ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının babasından dolayı aldığı ölüm aylığının, boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle kesilmesine dair Kurum işleminin iptali istemidir.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56/son maddesi uyarınca ölüm aylığından yararlanma hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla getirilen düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı ve boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilen hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmaması veya bağlanan aylığın kesilmesine dair Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, ancak yerel mahkemenin birlikte yaşama olgusunu yeterince araştırmadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle ölüm aylığı kesilen davacının, Kurum işleminin iptali ve aylıkların iadesi talebi.
Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesindeki “fiilen birlikte yaşama” olgusunun, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama halinin her türlü delille ispatlanması gerektiği ve Kurum denetim raporlarının tek başına yeterli olmadığı, davacının da beyan ve imzasını içermeyen raporların aksi ispat yükünün davacıya yüklenemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.