Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Makul Süre”Anahtar Kelimeler
- Uyuşmazlık: İşçinin iş sözleşmesinin 28.03.2014 tarihinde feshedilip feshedilmediği ve işyeri devrinin bulunup bulunmadığı hususunda Bölge Adliye Mahkemesi daireleri arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: İşçinin iş sözleşmesinin 28.03.2014 tarihinde işin sona ermesi nedeniyle feshedildiği, yeni işe giriş tarihi ile fesih tarihi arasında makul süreyi aşan bir kesinti olduğundan işyeri devrinin olmadığı ve yeni çalışmanın yeni bir iş sözleşmesi niteliğinde olduğu gözetilerek uyuşmazlığın, iş sözleşmesinin feshedildiği ve işyeri devrinin bulunmadığı yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Değişen alt işverenler zinciri arasında işyeri devrinin varlığı, işçilik alacaklarının hesabı ve alt işverenin sorumluluğunun kapsamı.
Gerekçe ve Sonuç: Değişen alt işverenler arasında işyeri devrinin kabulü için işçinin bir alt işverendeki çalışma süresinin bitişi ile diğer alt işverendeki çalışma süresinin başlangıcı arasında makul bir sürenin bulunması gerektiği, somut olayda ise davacının önceki çalışma dönemleri ile son alt işveren nezdindeki çalışması arasında makul süreyi aşan bir kesinti bulunduğu gözetilerek mahkemenin davacının tüm hizmet süresini esas alarak hüküm kurmasının hatalı olduğu ve davanın bu husus gözetilerek yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davalı kurum ile davacının hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştığı dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığı, davacının fesih tarihi ve feshe bağlı alacaklarının olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının işe giriş ve çıkış tarihlerindeki maddi hata nedeniyle gerçek fesih tarihinin 27.10.2020 olduğu, yeni işverene başlama tarihinin ise 28.11.2020 tarihi olduğu ve aradaki 32 günlük sürenin makul süre olarak değerlendirilemeyeceği, bu sebeple davacının feshe bağlı haklarının doğduğu gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında istinaf yolunun kapalı olduğunun belirtilmesine rağmen, davalı vekilinin yasal süre geçtikten sonra yaptığı istinaf başvurusunun makul süre içerisinde sayılıp sayılmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında istinaf yolunun kapalı olduğunun hatalı şekilde belirtilmesinin davalı vekilini yanılttığı, davalı vekilinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre hükmün kesin olmadığını öğrenmesinin makul bir süre alabileceği ve bu durumda yasal süre geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı gözetilerek makul süre içerisinde yapılmış sayılması gerektiği değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararında hükmün kesin olduğu hatalı şekilde belirtilerek davalı vekilinin yanıltılması ve davalı vekilinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre hükmün kesin olmadığına dair bilgiye ulaşmasının makul bir süre alması gözetilerek, istinaf başvurusunun makul süre içerisinde yapıldığı kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında istinaf yolunun kapalı olduğuna dair yanıltıcı bilgi verilmesi ve Yargıtay’ın içtihadı gereği hükmün kesin olmaması nedeniyle, istinaf başvurusunun makul süre içerisinde yapıldığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk Derece Mahkemesi kararında istinaf yolunun kapalı olduğunun belirtilmesine rağmen, davalı vekilinin yasal süre geçtikten sonra yaptığı istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararında istinaf yolunun kapalı olduğunun hatalı şekilde belirtilmesi nedeniyle davalı vekilinin yanıltıldığı, davalının hükmün kesin olmadığına ilişkin Yargıtay uygulamasından haberdar olmasının makul bir süre gerektirdiği ve bu nedenle yasal süre geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun makul süre içerisinde yapılmış sayılması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesinin asıl kararına yönelik istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararında hükmün kesin nitelikte olduğunun hatalı şekilde belirtilmesi nedeniyle davalı tarafın yanıltıldığı ve davalının Daire uygulamasından haberdar olmasının makul bir süre gerektirdiği gözetilerek, davalı vekilinin yasal süre geçtikten sonra yaptığı istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olduğu kabul edilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı asıl işveren ve alt işverenler nezdinde geçen çalışma süreleri ile fesih sebebiyle talep ettiği kıdem, ihbar ve yıllık izin ücreti alacaklarının miktarının belirlenmesi ve hangi işverenin sorumlu olduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara aykırı olarak, alt işverenler arasında işyeri devri hükümlerinin hatalı uygulanması ve davacının çalışma sürelerinin doğru hesaplanmaması suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İşçinin iş sözleşmesinin alt işveren tarafından feshedildikten kısa bir süre sonra aynı işyerinde başka bir alt işveren tarafından işe alınması nedeniyle, işyeri devri hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı ve asıl işverenin sorumluluğunun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: İşçinin işten çıkarılması ile aynı işyerinde başka bir alt işveren tarafından işe alınması arasında geçen 16 günlük sürenin makul süreyi aşması ve işyeri devri hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmaması nedeniyle asıl işverenin sorumluluğunun işyeri devri hükümlerine göre değil, muvazaa iddiası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek direnme kararının onanmasına ve dosyanın Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle oluşan zararın tazmini davasında, zamanaşımının Anayasa Mahkemesi kararıyla kesilmesini müteakip makul süre içerisinde dava açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2014/6673 sayılı kararı ile tapu sicil kayıtlarının düzeltilmesi davalarında zamanaşımı ile ilgili ihlal tespiti yapılmış olsa da, davacıların bu karardan yaklaşık 10 yıl sonra dava açmaları makul süre içerisinde dava açılması olarak değerlendirilmeyerek, zamanaşımı def’i sebebiyle davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada zamanaşımı def'inin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesini dava yolu ile ileri sürmeyi mümkün kılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından sonra makul süre içerisinde dava açılmadığı ve davalının zamanaşımı def'inde bulunduğu gözetilerek, tazminat davasının reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.