Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 27. Maddesi”
- Uyuşmazlık: Tapu iptal ve tescil davasında, kadastro tutanağının düzenlenmesinden sonra asliye hukuk mahkemesinin görevsizliğine karar verilip dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesinin doğru olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağı düzenlenmeden önce davanın kısmen kesinleşmiş olması ve kadastro tutanağında davalı olarak belirtilen taşınmaz hakkında kesinleşmiş hüküm bulunması nedeniyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görevli olmadığı ve davanın genel yetkili asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek, asliye hukuk mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin talepten feragat edilmesinden sonra, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istenmesi üzerine zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının değerlendirilmesi uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları ile orman sınırları içerisinde kaldığının tespit edilmesi, davacıların kadastro tutanaklarına karşı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun öngördüğü 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itiraz etmemeleri ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca açılması gereken tazminat davası için de 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar murisi adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastrosu tamamlanmamış taşınmazlar üzerinde tapu iptali ve tescil davasına bakma görevinin genel mahkemede mi yoksa kadastro mahkemesinde mi olduğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının malik hanesinin boş bırakıldığı ve kadastrosu tamamlanmamış taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklara kadastro mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gözetilerek, genel mahkemenin görevli olmadığına ve davanın kadastro mahkemesine aktarılması gerektiğine karar verilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tapulamada mera olarak tespit edilen ve sonradan tescil harici bırakılan taşınmazın davacılar tarafından uzun süreli zilyetliğe dayanılarak kazanılıp kazanılamayacağı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf.
Gerekçe ve Sonuç: Tapulamada mera olarak tespit edilen taşınmazın, sonradan yapılan imar planı değişikliği ile tescil harici bırakılmasının mülkiyete ilişkin bir durum olmadığı, davacıların mülkiyet iddiasının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu sürenin dolduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının 40 yıldan fazla süredir zilyetliğinde olduğunu iddia ettiği taşınmazın adına tescil istemine ilişkin davada, yerel mahkemenin görevli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesine dayalı olarak kadastro çalışması yapıldığı ve kadastro tespit tutanakları düzenlendiği anlaşıldığından, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27. maddesi gereğince yerel mahkemenin görevsiz olduğu ve dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastrodan önceki bir satış işlemine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının, hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü sürenin geçmesiyle davacının mülkiyet hakkı iddiasının ortadan kalktığı ve sebepsiz zenginleşme iddiasının da bu nedenle ispat edilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil dışı bırakılan ve kadastro yenileme çalışmaları sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacıların zilyetlik iddiasına dayanarak açtıkları tapu tescil davası.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazlardan bir kısmının, yargılama devam ederken 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesi kapsamında Hazine adına tescil edildiği ve bu durumda, Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine karar verip dosyayı Kadastro Mahkemesine göndermesi gerekirken, işin esasına girerek hüküm kurması usule aykırı görülerek bozulmuş, diğer kısım yönünden ise davacılar lehine zilyetliğin sabit olması gözetilerek onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitlerine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihlerinden itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu sürenin dolmasından sonra açılmış olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu iptal ve tescil davasında mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastrosu tamamlanmamış taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklara Kadastro Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gözetilerek, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğinden yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın tescili davasında zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı ve kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaz için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesine dayalı olarak kadastro tespit tutanağı düzenlendiği anlaşıldığından, yerel mahkemenin değil kadastro mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, mahkeme kararları bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Kadastro harici bırakılan yerin tescili davasında, kadastro tespit tutanağı düzenlendikten sonra asliye hukuk mahkemesinin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca, kadastro tutanağı düzenlendikten sonra taşınmaz mala ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevsiz olduğu ve dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.