Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Azami Süre”
- Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde belirlenen 6 aylık sürenin, yüklenicinin arsa malikine daireleri teslim süresi mi yoksa arsa malikinin gecikme tazminatı (kira kaybı) isteyebileceği azami süre mi olduğu hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, arsa sahibinin yüklenicinin temerrüdü halinde gecikme tazminatı talep etme hakkının kanundan doğduğu ve sözleşmede belirlenen 6 aylık sürenin inşaatın bitirilmesi için yükleniciye tanınan ek süre olduğu, bu sürenin dolmasıyla sözleşmenin kendiliğinden sona ermeyeceği, arsa malikinin Borçlar Kanunu'nun 106. maddesi uyarınca hem ifayı hem de gecikmeden doğan zararı isteme hakkına sahip olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Konut satış sözleşmesinde belirtilen teslim süresi ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da belirtilen azami teslim süresi arasında farklılık olması halinde, hangi sürenin esas alınacağı ve buna bağlı olarak satıcının temerrüde düşüp düşmediği ve alıcının tazminat talep edip edemeyeceği hususunda ihtilaf.
Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşmede konutun teslim süresinin 4077 sayılı Kanun'daki azami süreyi aşamayacağı belirtildiğinden, sözleşmede daha kısa bir süre öngörülmüş olsa dahi kanundaki azami sürenin esas alınması gerektiği ve bu süre içerisinde teslim gerçekleştiği için satıcının temerrüde düşmediği ve alıcının tazminat talebinde bulunamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Konut satış sözleşmesinde teslim süresi olarak belirtilen 24 ay geçmesine rağmen, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da yer alan 30 aylık azami süre dolmadan konutun teslim edilmesi durumunda, alıcının gecikme tazminatı talep edip edemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmede belirtilen 24 aylık inşaat süresinin konut teslim süresi olarak değil, inşaatın tamamlanması için öngörülen süre olduğu, 4077 sayılı Kanun'daki 30 aylık azami sürenin ise kesin vade niteliğinde olup bu süre dolmadan temerrüt oluşmayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Belirli süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle işçinin bakiye süre ücreti ve bu ücrete uygulanacak faiz türü ile ilgili tazminat talebi.
Gerekçe ve Sonuç: Bakiye süre ücreti tazminatının hesabında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, işçinin iş sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelirin mahkemece araştırılarak tazminattan indirilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında, beraat kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek azami dava açma süresinin ne kadar olduğunun belirlenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'da öngörülen 3 aylık sürenin beraat kararının tebliğinden veya öğrenilmesinden itibaren başladığı, ancak kanunda azami bir dava açma süresi öngörülmediği, bu nedenle Anayasa'nın 19. maddesindeki değişiklikle tazminat hukukunun genel prensiplerine atıf yapıldığı, genel prensipler ve hakkaniyete uygunluk gözetilerek azami sürenin 10 yıl olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacıların dava açma süresini geçirmiş oldukları değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun hükümlerine göre açılan tazminat davaları için 2. maddede belirtilen üç aylık sürenin dışında esas alınacak azami bir sürenin olup olmadığı ve varsa bu sürenin ne zaman başlayacağı hususu.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun'daki üç aylık sürenin yanında, Anayasa'nın 19. maddesindeki tazminat hukukunun genel prensipleri ve diğer tazminat davalarındaki uygulamalar gözetilerek 10 yıllık azami bir sürenin kabulü gerektiği ve bu sürenin beraat kararının kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağı, bu nedenle somut olayda davanın süresinde açılmadığı değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle oluşan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 466 sayılı Kanun uyarınca açılan tazminat davalarında 2. maddede belirtilen üç aylık sürenin yanında beraat kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık azami bir zamanaşımı süresinin kabulü gerektiği, bu süre geçtikten sonra açılan tazminat davalarının süresinde açılmamış sayılacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Konut satış sözleşmesinde teslim süresi olarak kararlaştırılan 24 ay geçmesine rağmen, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da öngörülen 30 aylık azami süre dolmadan konutun teslim edilmesi nedeniyle, alıcının gecikme tazminatı talep edip edemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Konut satış sözleşmesinde belirtilen 24 aylık inşaat süresinin teslim süresi olarak değil, 4077 sayılı Kanun'daki 30 aylık azami sürenin esas alınması gerektiği ve konutun bu süre dolmadan teslim edilmesiyle borçlu temerrüdünün gerçekleşmediği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Proje süresiyle sınırlı iş sözleşmelerinde, işçinin iş bitimi nedeniyle işten çıkarılması halinde bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminata hak kazanıp kazanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Proje süresiyle sınırlı gibi görünen iş sözleşmelerinde, tarafların karşılıklı olarak iş sözleşmesini fesih hakkının bulunması ve iş sözleşmesinin azami süreli iş sözleşmesi olarak nitelendirilememesi nedeniyle, sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, belirsiz süreli iş sözleşmesinde ise işçinin iş bitimi nedeniyle işten çıkarılması halinde bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminata hak kazanamayacağı gözetilerek uyuşmazlık, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin kararları doğrultusunda giderilmiştir. - Uyuşmazlık: İki yıllık kira sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme ait kira alacakları için, sözleşmede "ortak zincirleme kefil" olarak yer alan kişinin sorumluluğunun olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı sürenin ve miktarın açıkça belirtilmesi gerektiği, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönemler için kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için bu hususun sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması ve kefilin sorumlu olacağı azami süre ile miktarın belirlenmiş olması gerektiği, somut olayda ise kefalet sözleşmesinde bu hususların belirtilmediği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Konut satış sözleşmesinde teslim süresinin belirlenmesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a atıf yapılmasının hukuki sonucu ve davacının gecikme tazminatı talep edebilmesi için borçlu temerrüdünün gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşmede teslim süresinin 4077 sayılı Kanun'daki azami süre olan 30 ay içinde olacağına dair açık hüküm bulunduğu, davalı idarenin bu süre içerisinde teslimi gerçekleştirdiği ve bu sebeple borçlu temerrüdünün olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Koşullu salıverilme kararının geri alınması durumunda, denetim süresi içinde işlenen birden fazla suç için uygulanacak aynen infaz süresinin hesabı uyuşmazlığa konu olmuştur.
Gerekçe ve Sonuç: Denetim süresi içinde işlenen her bir suç için verilen hapis cezasının iki katının, suç tarihinden itibaren ayrı ayrı hesaplanarak bihakkın tahliye tarihini geçmemek kaydıyla aynen infaz edilmesi gerektiği, mahkemenin ise bu hesaplamayı yapmayıp toplam cezayı esas alarak eski düzenlemeyi lehe kabul etmesinin hatalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.