Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Banka Hukuku”
- Uyuşmazlık: Davalı bankaya tahsil için verilen çekin kaybolması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmin edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Çekin, davalı bankanın muhabir bankasına ibrazından sonra muhatap banka nezdinde kaybolduğu, bu nedenle davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı ve İngiliz hukuku uyarınca davalı bankanın yeni bir çek nüshası talep etme hakkının da bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın haksız suretle ele geçirdiği banka kartını kullanarak menfaat temin etmesi eyleminin dolandırıcılık suçunun yanında banka kartlarının kötüye kullanılması suçunu da oluşturup oluşturmadığı ve bu bağlamda fikri içtima hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, mağdura yardım bahanesiyle yaklaşarak banka kartını ele geçirmesinin ve sonrasında kartı kullanarak para çekmesinin, banka kartlarının kötüye kullanılması suçunun yanında ayrıca hırsızlık suçunu da oluşturduğu, eylemler arasında fikri içtima olmadığı ve gerçek içtima kurallarının uygulanması gerektiği gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı reddedilmiş ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Muhatap bankaya ibraz edilip tahsil edildikten sonra bankanın elinden çıkarak keşide tarihinde değişiklik yapılıp yeniden tedavüle konulan çeke dayalı maddi tazminat davasında, davacının zarara uğramadan önce çeki ciro yoluyla aldığı kişiden tahsil yoluna gitmesinin gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava tarihi itibarıyla henüz bir zararının doğmamış olması, çeki ciro yoluyla aldığı kişiden talep edebilme hakkının bulunması ve bankanın kusurlu davranışından doğan zararın mevcut değil muhtemel zarar niteliğinde olması gözetilerek, davacının öncelikle cirantasına başvurması gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tüketici sıfatına sahip bir kart hamilinin kredi kartı borcundan dolayı banka tarafından açılan davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olduğuna ilişkin görev uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44/2. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.02.2007 tarihli ve 2007/19-50 E.- 2007/50 K. sayılı kararı gözetilerek, tüketici sıfatına sahip kart hamillerine karşı bankalar tarafından açılan davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna, davaya bakma görevinin İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğuna karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık mı yoksa banka kartlarının kötüye kullanılması suçu mu, yoksa hırsızlık mı teşkil ettiği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, mağdurlara ait banka kartını ele geçirmek için hileli davranışlarda bulunup, ATM'den kartın sıkışmasını sağlayarak kartı ele geçirmeye çalıştığı ancak kart henüz sanığın fiili hakimiyetine geçmeden mağdur tarafından geri alındığı için, eylemin banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun icra hareketlerine başlanmadan hırsızlık suçuna teşebbüs olarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilerek Özel Daire bozma kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı banka çalışanının, davacıdan aldığı parayı zimmetine geçirmesi nedeniyle bankanın sorumluluğuna ilişkin tazminat davasında zamanaşımı def'inin değerlendirilmemesi uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürmesine rağmen, mahkemenin bu def'i değerlendirmeden işin esasına girmesinin usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek karar bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Mirasbırakan ile davalı arasında bulunan müşterek banka hesaplarındaki paranın davalı tarafından ölümden sonra çekilmesi nedeniyle, davacının miras payı oranındaki miktarın davalıdan tahsiline ilişkin alacak davası.
Gerekçe ve Sonuç: Müşterek hesapların türünün, hesap üzerindeki tasarruf yetkilerinin ve vekalet ilişkilerinin tam olarak araştırılmadan, eksik incelemeyle davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak bozma kararına rağmen direnilmesi doğru görülmemiş ve direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Yurtbank A.Ş.'deki hesabındaki paranın ödenmemesi üzerine davacı tarafından açılan alacak davasında, yerel mahkemenin görevsizlik kararı vermesi üzerine uyuşmazlık, görevli mahkemenin tespiti noktasında toplanmıştır.
Gerekçe ve Sonuç: 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/5-d maddesinin, bankalar, Fon ve iflas idareleri *tarafından* açılan davalarda görevli mahkemeyi düzenlediği, davacının açtığı davada ise davalı konumunda TMSF'nin bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin görevsizlik kararında direnmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davalı banka nezdinde çalışan davacı avukatın, banka tarafından yapılan kesintiler nedeniyle talep ettiği alacağın hesaplanması uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının alacağının hesaplanmasında gelir vergisinin doğru uygulanıp uygulanmadığı ve davacının kabul etmediği işyeri uygulaması nedeniyle yapılan kesintilerin hukuka uygun olup olmadığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kısıtlıya ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının bankaya tebliğ edilmesine rağmen bankanın kısıtlının hesabından para çekmesine izin vermesi nedeniyle kısıtlının zarara uğratılıp uğratılmadığı ve ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Bankaların, yoğun devlet denetimi ve müdahalesi altında faaliyet gösteren, kendilerine özgü ilkelere uymak zorunda olan ve bu nedenle toplumda özel bir güven ilişkisi tesis eden kurumlar olduğu, bankanın kısıtlılık kararını bildiği halde kısıtlının hesabından para çekmesine izin vermesinin basiretli tacir davranışına aykırı olduğu ve bu sebeple borca aykırılık hallerinde ispat yükünün davalı bankaya geçtiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Banka şube müdürlerinin fazla mesai ücreti alıp alamayacakları konusunda bölge adliye mahkemeleri kararları arasında uyuşmazlık olup olmadığı ve daha önce aynı konuda verilmiş Yargıtay kararı mevcutken tekrar uyuşmazlık giderme talebinde bulunulup bulunulamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, banka şube müdürlerinin fazla mesai ücreti konusunda bölge adliye mahkemeleri arasında oluşan uyuşmazlığın daha önce aynı daire tarafından 2023/6171 Esas, 2023/4908 sayılı kararla giderilmiş olması ve uyuşmazlık giderme talebinin bir kanun yolu niteliğinde olmadığı, kesinleşmiş kararlara etki etmediği ve aynı konuda tekrar inceleme yapılmasının hukuki yarar sağlamayacağı gerekçeleriyle uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına karar vermiştir. - Uyuşmazlık: Banka şube müdürünün usulsüz kredi kullandırması nedeniyle bankanın zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan alacak davasında, davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı bankanın, Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamında belirtilen hususları yerine getirmeyerek, davalının sorumluluğunu tespit etmeye yarayacak delilleri toplamaması ve bu delillerin yokluğunda davalının kusurunun ispat edilememesi gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.