Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Hak düşürücü süre”
- Uyuşmazlık: Hile (aldatma) nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süre ve davanın esasının birlikte değerlendirilmesi sonucu verilen kararın doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hak düşürücü süre kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olup, sürenin geçmesi halinde davanın esasına girilemeyeceği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince hem hak düşürücü süre hem de davanın esası yönünden değerlendirme yapılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak somut olayda davacının hileyi öğrendiği tarihin davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçmediği ve davanın esasının incelenmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe ve hüküm kısmındaki "hak düşürücü süre nedeniyle" ifadelerinin çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na göre yapılan kadastro işlemi sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza ilişkin açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre mi yoksa 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11/1. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre mi uygulanacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 4/3. maddesi uyarınca arazi kadastro ekiplerince yapılan orman tespitinin de bir orman kadastrosu işlemi olduğu ve kesinleşen orman kadastrosunun iptalinin 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11/1. maddesi uyarınca sadece tapulu taşınmazlar yönünden ve tapu sahipleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istenebileceği, davacının tapuya dayanmaması nedeniyle hak düşürücü süre geçmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 4/3. maddesi hükmü gereğince orman niteliği ile Hazine adına tespit edilip kesinleşen taşınmaz hakkında vergi kaydına ve zilyetliğe dayalı olarak 10 yıl içinde dava açılabilmesinin mümkün olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 4. maddesine göre yapılan kadastro işlemi sonucu bir yerin orman olarak belirlenmesi durumunda, sonuçların ilanı, hak düşürücü süreler ve itirazlar bakımından kanunda farklı bir prosedür öngörülmediği, Anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunan 30 günlük hak düşürücü sürenin adil yargılanma hakkına aykırı olduğu ve 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılabileceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı hak düşürücü süre yönünden onanmış, ancak davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir. - Uyuşmazlık: Miras bırakanın sigortasız geçen çalışma sürelerinin tespitine yönelik hak sahiplerince açılan davada, hak düşürücü sürenin başlangıcının miras bırakanın ölüm tarihi mi yoksa hizmetin geçtiği yılın sonu mu olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Sigortalının vefatı halinde mirasçıları tarafından açılan hizmet tespiti davalarında hak düşürücü sürenin, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren başlayacağı ve mirasçılar için ayrı bir hak düşürücü süresinin öngörülmediği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra satılan taşınmazlar sebebiyle açılan davanın tazminat davası niteliğinde olup olmadığı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacıların mülkiyet hakkına dayalı taleplerinin kadastro kanununda öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçmesiyle ortadan kalktığı, dolayısıyla taşınmazların satışından kaynaklı sebepsiz zenginleşme iddiasının da dayanaktan yoksun kaldığı gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İtirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olup olmadığı hususları.
Gerekçe ve Sonuç: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 158. maddesi uyarınca, usulden reddedilen bir davanın ardından zamanaşımı veya hak düşürücü süre geçmiş olsa dahi, alacaklının altmış günlük ek süre içinde dava açma hakkı bulunduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin hükmü bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Telekonferans yoluyla yapılan arabuluculuk görüşmelerinde, işe iade davası açma süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda bölge adliye mahkemeleri arasında görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Telekonferans yoluyla yapılan arabuluculuk görüşmelerinde, son oturumun yapıldığı tarih itibarıyla davacı vekilinin anlaşmama durumunu öğrendiği ve tutanağın taraflarca sonradan imzalanmasının sonuca etkili olmadığı, bu nedenle dava açma süresinin görüşmenin yapıldığı tarihten başlayacağı ve imzaların tamamlanmasının aranmaması gerektiği gözetilerek uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Ketmi verese olgusunun kadastro tespiti ile açığa çıkan bir durum olması ve bu nedenle Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, ayrıca daha önce aynı taşınmaz için açılan tapu iptal ve tescil davasının kadastro öncesi hukuki nedene dayandığı ve eldeki davanın hukuki sebebinin farklı olması nedeniyle kesin hüküm teşkil etmeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Hazine'nin, 1971 yılında kesinleşen arazi kadastrosundan sonra 1995 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmasına dayanarak açtığı tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin dava konusu taşınmaz için, 1971 yılında kesinleşen arazi kadastrosu sonrası hukuki bir nedene dayanarak dava açmış olması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Arazi kadastrosundan sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro sayılıp sayılmayacağı ve orman kadastrosundan önce kesinleşen Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı hususları.
Gerekçe ve Sonuç: Arazi kadastrosunun kesinleşmesinden sonra yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro niteliğinde olduğu ve daha önce Gezici Arazi Kadastro Mahkemesi'nde aynı taraflar arasında aynı konu hakkında verilen kararın kesin hüküm oluşturduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.