Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Sigorta Başlangıcı”
- Uyuşmazlık: Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi kapsamında Almanya'da geçen çalışma süresinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü için 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma yapılması gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa'nın 90. maddesi gereğince uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olması ve sözleşmede Almanya’daki sigortalılık başlangıcının Türkiye’deki sigortalılık başlangıcı olarak kabul edileceğine dair açık hüküm bulunması gözetilerek, davacının borçlanma yapmadan Almanya’daki sigorta başlangıç tarihinin Türkiye’deki sigorta başlangıç tarihi olarak kabulüne ilişkin yerel mahkeme direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Doğum tarihi 01.01.1970 olan davacının, 1987 yılı Ocak ayına ait sigorta primlerinin ödenmiş olması nedeniyle, 10.11.1986 tarihli ilk işe giriş bildirgesine istinaden sigorta başlangıç tarihinin tespiti davası açmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 506 Sayılı Kanun'un 60/G ve geçici 54. maddesi uyarınca, 18 yaşından önceki çalışmaların sigorta başlangıç tarihini etkilememesi ancak prim ödeme gün sayılarına dahil edilmesi ve bu gün sayılarının da hem yaşlılık aylığı bağlanmasında hem de hesaplanmasında etkili olması nedeniyle, davacının sigorta başlangıç tarihinin tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunduğu gözetilerek direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davacının 01.11.1989 tarihinde el halıcılığı dokuma işinde çalışmaya başladığı iddiasıyla açtığı tespit davasında, söz konusu tarihin tüm sigorta kollarında sigortalılık başlangıcı sayılıp sayılamayacağı uyuşmazlığıdır.
Gerekçe ve Sonuç: 506 Sayılı Kanun'un 3/II-(D) bendi uyarınca, uyuşmazlık döneminde el halıcılığı dokuma işinde çalışanların yalnızca kısa vadeli sigorta kollarına tabi olduğu, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmadığı ve bu nedenle talep edilen tarihin tüm sigorta kollarına tabi sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun'a göre borçlanma yapılması gerekip gerekmediği.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olması ve Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm gözetilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığına karar verilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasında yer alan hüküm ile Anayasa'nın 90. maddesi birlikte değerlendirilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma işleminin yapılmasına gerek olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm ile Anayasa'nın 90. maddesi birlikte değerlendirilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Yurt dışında geçen çalışmaların Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanmanın gerekli olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin 29/4. fıkrasındaki hükmün Anayasa’nın 90. maddesi gereğince iç hukuk kurallarına üstünlüğü gözetilerek, davacının Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’deki sigortalılığının başlangıç tarihi olarak kabulü için borçlanma işlemine gerek olmadığına dair direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: 31.03.1978 doğumlu davacının 14.06.1990 tarihinde el halıcılığı işyerinde geçen çalışmasının çıraklık statüsünde olup olmadığı ve sigorta başlangıç tarihinin ne zaman olduğuna ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının çalıştığı işyerinin el halıcılığı işletmesi olması ve uyuşmazlık dönemindeki 506 sayılı Kanun'un 3/II-(D) bendi uyarınca el halıcılığı işlerinde çalışanların sadece kısa vadeli sigorta kollarına tabi olması, çıraklık statüsünde çalışmanın uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmayı gerektirmesi ve bu nedenle davacının sigorta başlangıç tarihinin 14.06.1990 olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının Almanya'daki ilk işe giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin iç hukuka üstünlüğü ve Türkiye ile Almanya arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 29/4. fıkrasındaki hüküm gözetilerek, davacının Almanya'daki işe giriş tarihinin Türkiye'deki sigortalılık başlangıcı olarak kabulü için 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma yapmasına gerek olmadığına ve yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacının, el halıcılığı dokuma işinde çalıştığı dönemde kısa vadeli sigorta kollarına tabi olması nedeniyle, işe giriş tarihinin uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 506 Sayılı Kanun'un ilgili dönemlerinde, el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların yalnızca kısa vadeli sigorta kollarına tabi olması ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmaması nedeniyle, işe giriş tarihinin uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının, 506 sayılı Kanun kapsamındaki yaşlılık aylığına hak kazanma şartlarını belirlemede nasıl uygulanacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu, usulüne uygun bir direnme kararı oluşmadığı ve mahkeme kararlarında yargıda açıklık ve netlik ilkesi gereği gerekçe ile hüküm fıkrasının uyumlu olması gerektiği gözetilerek direnme kararı usulden bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacının, Almanya'da geçen çalışma süresini borçlanarak sigorta başlangıç tarihini öne çekme talebi üzerine, borçlanma yapılmadan sigorta başlangıç tarihinin tespiti mümkün olup olmadığı uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin, temyiz aşamasında, davanın esasını oluşturan sigorta başlangıç tarihinin tespiti talebinden feragat etmesi nedeniyle, Hukuk Genel Kurulu, ortaya çıkan bu yeni durumu değerlendirmesi için yerel mahkemenin direnme kararını bozmuştur.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.