Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“İcra Kefaleti”
- Uyuşmazlık: İcra kefaletinin tüm borçlular için mi yoksa sadece bir borçlu için mi verildiği ve kefaletin verildiği tarihte asıl borçlu hakkındaki takibin kesinleşip kesinleşmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: İcra kefaletinin verildiği haciz tutanağında kefilin "dosya borcuna" kefil olduğunun açıkça beyan edilmesi ve borçlulardan birine özgü herhangi bir kayıt bulunmaması, kefaletin tüm borçlular için verildiği ve borçlulardan şirket hakkındaki takibin kefaletten önce kesinleştiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İhtiyati haciz aşamasında verilen icra kefaletinin geçerli olup olmadığı ve bu kefaletin iptal edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: İİK m. 38 uyarınca icra kefaletlerinin geçerliliği için asıl borçlu hakkında takibin kesinleşmesi şartı aranmadığı, kefaletin geçerli olduğu ancak asıl borçlu hakkında takip kesinleşmeden kefile icra emri çıkarılamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: İcra kefili hakkında İİK’nın 39. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ve icranın geri bırakılıp bırakılmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Alacaklının, icra kefili hakkında yaptığı haciz taleplerinin zamanaşımını kesmesi ve şikayet tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olması gözetilerek, direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Tasarrufun iptali davasında, borçlunun aciz halinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve dava konusu taşınmazın borçluya ait olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Borçlunun aciz halinin tespiti için yeterli araştırma yapılmadan davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek, dava konusu taşınmazın kime ait olduğunun belirlenmesi, borçlunun aciz halinin tespiti için gerekli delillerin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Kefalet sözleşmesinden kaynaklanan borç için başlatılan icra takibinin, kefalet tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle iptal edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet sözleşmesinin 1999 yılında imzalandığı, takibin yenilenme tarihinin ise 2015 yılı olduğu, dolayısıyla 6098 sayılı TBK'nın 598. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sınırlı süreli kefalette, kefalet süresinin bitiminden sonra bir ay içinde takip başlatılmaması sebebiyle kefilin sorumluluğunun ortadan kalktığı durumda, alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet süresinin bitimini takip eden bir ay içerisinde alacaklının takibe başvurmaması nedeniyle kefilin sorumluluğunun sona ermesinin, alacağın varlığı veya yokluğuna ilişkin esasa dair bir inceleme sonucu olduğu ve bu nedenle alacaklının haksız takip yapmış sayılacağı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı kefilin, asıl borçlu şirketin kredi borcuna ilişkin kefalet sorumluluğunun kapsamı ve davacı bankanın icra takibinin kısmen iptali istemidir.
Gerekçe ve Sonuç: Davalının kefaletinin sadece 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunu kapsadığı, bu sözleşmedeki kefalet limitinin 1.000.000 TL olduğu ve davacının açıkça bu sözleşmeye dayandığı gözetilerek, davalının sorumluluğunun bu limitle sınırlı olduğuna ve fazlaya ilişkin takibin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Şirket yetkilisinin, şirket borcu için verdiği ödeme taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle tazyik hapsine mahkum edilip edilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Şirket yetkilisinin, şirket borcu için verdiği ödeme taahhüdünü ihlal etmesinin, borçlunun ödeme şartını ihlal suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı ve sanığın icra kefaleti ile üstlenmemiş bir borçtan dolayı kişisel sorumluluğu bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin mahkumiyet kararı bozulmuş ve sanığın beraatine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı banka tarafından davacıya gönderilen ihtarnamede belirtilen toplam borç tutarının bir kısmı için açılan menfi tespit davasının kısmi dava olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacıya gönderilen ihtarnameden sonra, fakat davacı aleyhine başlatılan icra takibinden önce açılan menfi tespit davasının, icra takibinde davacının kefalet limitinin de gözetilerek, kısmi dava değil tam dava niteliğinde olduğu ve işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Davalı, genel kredi sözleşmesine kefalet sebebiyle başlatılan icra takibine itiraz etmiş, davacı ise itirazın iptalini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesindeki şekil şartlarını taşımadığı, özellikle de kefalet miktarı ve müteselsil kelimelerinin davalının el yazısıyla yazılmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edilmesi gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra takibine yapılan itirazın iptali davasında, kefalet alacağında hak düşürücü süre ve zamanaşımı defi ileri sürülerek itirazın kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kefalet sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle getirilen 10 yıllık hak düşürücü süre ve takip tarihi itibariyle 1 yıllık ek sürenin de dolması nedeniyle kefaletin kendiliğinden kalktığı ve davalıların kefaletten dolayı sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.