Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“İstinaf Dilekçesi Özeti”
- Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal sürenin bitiminden sonra verilmesi durumunda, bu dilekçenin makul sürede verilip verilmediği ve istinaf incelemesi yapılıp yapılmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararı ile direnme kararı arasında, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin hüküm bulunmaması ve istinaf karar harcının davalıdan tahsili hususunda çelişki mevcut olup, usulüne uygun bir direnme kararı olmadığı gözetilerek direnme kararı usulden bozulmuştur. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 8 günlük istinaf süresi geçtikten sonra sunulması nedeniyle, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Hâkim tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kesin sürelerden olan kanun yoluna başvuru sürelerinin, süre tutum dilekçesi verilmesi ile korunamayacağı ve HMK’da süre tutum dilekçesi verilmesi halinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren sekiz günlük süre sonrasının "makul süre" olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak, Özel Dairece incelenmeyen ve davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi için dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulan davada, gerekçeli istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının tebliğinden itibaren iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra sunulması halinde, gerekçeli istinaf dilekçesinin makul sürede verilip verilmediği ve HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında hükme ilişkin tüm hususların gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olması, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlaması ve davalının iki haftalık sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK’nın 355. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen direnme kararının onanmasına, ancak davalının temyiz itirazlarının kamu düzeni yönünden incelenmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Süresi içinde istinaf süre tutum dilekçesi verilmesine rağmen, gerekçeli karar tebliğinden sonra yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmaması nedeniyle, istinaf aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Borçlunun süresi içinde istinaf süre tutum dilekçesi sunmasına rağmen, gerekçeli karar tebliğinden sonraki yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunmaması nedeniyle, istinaf aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İşçilik alacakları davasında, davalı vekilinin süresinde sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesinin işleme konulmaması nedeniyle oluşan usul hataları.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilinin, ilk olarak sunduğu gerekçesiz istinaf başvurusu sonrasında, yasal süre içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesini sunmuş olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesinin sadece ilk dilekçeyi dikkate alarak esastan red kararı vermesi ve Yargıtay’ın da bu kararı bozmasının adil yargılanma hakkına, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olması gözetilerek, Özel Daire bozma kararı ve direnme kararı ortadan kaldırılarak, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, gerekçeli istinaf dilekçesinin değerlendirilmesi için gönderilmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesi sunulmasına rağmen, gerekçeli karar tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmaması nedeniyle, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: İstinaf kanun yoluna başvuran tarafın, yasal sürede sunduğu istinaf süre tutum dilekçesini, gerekçeli karar tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi ile takip etmemesi ve bu dilekçede yeni hususlar ileri sürmemesi nedeniyle, ilk dilekçede belirtilmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İlk derece mahkemesi kararının tefhimi üzerine davacı vekilince süre tutum dilekçesi verilmesine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinden sonra sunulduğu davada, bölge adliye mahkemesince HMK’nın 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi sonucu verilen kararın Özel Daire tarafından bozulmasının mümkün olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Hükümdeki tüm hususların gerekçesiyle birlikte açıklanması nedeniyle istinaf başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başladığı, davacı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayan sekiz günlük istinaf başvuru süresi içinde istinaf sebeplerini içeren dilekçeyi sunmadığı, ödenen aylık ücret miktarı hususunun kamu düzenine ilişkin olmadığı ve kanunun açık hükmüne aykırılık teşkil etmediği gözetilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 355. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kamulaştırılan bir taşınmazın bedelinin tespiti ve tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın net gelir yöntemi ile değerlendirilmesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda sulama kaynağı ve yeterliliği, taşınmazın özellikleri ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranının uygun olduğu, davacı idarece depo edilen bedelin miktarının hükümde hatalı gösterilmesinin ise 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca düzeltilmesi gereken bir hata olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: İcra mahkemesi kararının yüzüne karşı tebliğ edilmesini müteakip verilen gerekçeli karar tarihinden önce yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İcra mahkemesinin kısa kararının tefhiminden sonra on günlük yasal süre içerisinde gerekçeli karar yazılmadığı takdirde, tarafların kısa bir istinaf dilekçesi vererek gerekçeli kararı gördükten sonra ayrıntılı bir dilekçe vereceğini belirtmesi gerektiği, aksi takdirde istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmamış sayılacağı gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesi verilmesine rağmen, gerekçeli karar tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmaması nedeniyle, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verilmemesi nedeniyle, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Süre tutum dilekçesi verildikten sonra, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süre geçtikten sonra verilmesi halinde, bu dilekçenin makul sürede verilmiş sayılıp sayılamayacağı ve istinaf incelemesinde dikkate alınıp alınmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: İstinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başladığı, kanunda süre tutum dilekçesi verilmesi halinde ayrıca süre tanınacağına dair bir hüküm bulunmadığı, kesin sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanılmasının da mümkün olmadığı gözetilerek, davacı vekilinin yasal süre geçtikten sonra verdiği gerekçeli istinaf dilekçesinin reddine ve ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine karar veren direnme kararı, davacı vekilinin kesin hüküm ve kamu düzenine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği dışında onanmıştır. - Uyuşmazlık: İş mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvuran davalının, gerekçeli istinaf dilekçesini yasal süre olan iki haftadan sonra vermesi nedeniyle, bölge adliye mahkemesinin dilekçeyi işleme koymayıp sadece kamu düzenine aykırılık denetimi yapmasının doğru olup olmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: İstinaf başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başladığı, kanunda süre tutum dilekçesi verilmesine dair bir düzenleme bulunmadığı, kesin sürelerin hakim tarafından değiştirilemeyeceği, makul süre kavramının hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırı olduğu ve Anayasa Mahkemesinin de benzer yönde karar verdiği gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.