Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Kartvizit”
- Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya emanet olarak bırakılan paranın iadesi talebiyle açılan davada, davalıya ait olduğu iddia edilen ve arkasında alacak miktarının yazılı olduğu kartvizitin geçerli bir delil olup olmadığı ve davalının imza inkarı yapıp yapmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafça kartvizitteki imzanın inkar edildiğinin ve imza incelemesi talebinde bulunulduğunun anlaşılması, ayrıca davacının da imza incelemesi talebinde bulunması karşısında, kartvizitteki imzanın kime ait olduğunun tespiti için imza incelemesi yapılmadan karar verilmesinin eksik inceleme sonucu hukuka aykırı olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı tarafından imzalanan ve üzerinde borç miktarının yazılı olduğu kartvizitin, tek başına borç ikrarı sayılıp sayılamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kartvizit üzerinde miktar belirtilerek "borçluyuz" ifadesinin kullanılmasının, tek başına borç ikrarı niteliğinde olduğu ve davacının başka delil sunma zorunluluğu bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya teslim edildiği iddia edilen altınların bedelinin tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davalıya ait olduğu Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilen ve yazılı delil başlangıcı niteliğinde kabul edilen kartvizitler ile tanık beyanları değerlendirilerek, davacının davalıya altın teslim ettiği ve bedelinin ödenmediği hususunun ispatlandığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararını onayan istinaf kararının temyizen incelenmesinde de onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık ve/veya hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarını oluşturup oluşturmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, kapalı olan eski işyerinin sipariş sözleşmesini kullanmış ve verdiği kartvizitte kendi işyerinin bilgilerinin bulunması hususları hileli davranış olarak değerlendirilemeyip, ayrıca yangın tüplerini teslim aldığını inkâr etmediği ve savunmalarının da inkâr olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek, nitelikli dolandırıcılık ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarının unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sanığın katılanlara, mağdurlara ve şikayetçilere yönelik eylemlerinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarını oluşturup oluşturmadığı ve TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Sanık ile katılanlar, şikayetçiler ve mağdurlar arasında hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi kurulduğu, sanığın bu sözleşme sonucu oluşan güvene bağlı olarak emaneten bırakılan altın ve paralar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu, sanığın bu yetkiyi kötüye kullanarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunup iş yerindeki tüm altınları ve paraları alarak ortadan kaybolduğu ve bu eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, ayrıca ele geçirilen altınların kolluk tarafından yapılan tahkikat sonucu elde edilmiş olması ve sanığın pişmanlığını gösterir bir irade ortaya koymaması nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Fındık satımından kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından sunulan tanık beyanı, elektronik ortamdaki yazışmalar, telefon mesajları ve Adli Tıp Kurumu raporu birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’in fındık alımını kabul ettiği ve borcun varlığının ispatlandığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalıların, davacıya ait tescilli markaları kullanarak marka hakkına tecavüz edip etmediği, haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı ve bu eylemlerden dolayı maddi ve manevi tazminat ödeyip ödemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Dosya kapsamına göre tespit edilen somut uyuşmazlık bakımından Bölge Adliye Mahkemesi kararında uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddesinde belirtilen bozma nedenleri de gerçekleşmediği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacı, bankanın çalışanı aracılığıyla hesabından eksilen paraların bankanın sorumluluğuna girip girmediği ve tazminat ödenmesi gerekip gerekmediği noktasında ihtilaf mevcuttur.
Gerekçe ve Sonuç: Banka görevlisinin eylemlerinden bankanın sorumlu olduğu ve davacının da kusurlu olduğu gözetilerek, hesaplanan zararın bir kısmının davacıya ödenmesine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı şirketler arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve buna bağlı olarak davacının fark alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketler arasındaki ilişkinin işçi temini niteliğinde olduğu ve davacının yalnızca bordro işvereni olan şirket nezdinde değil, asıl işveren nezdinde çalıştığı, ancak emsal ücret hesabında davacının yaptığı işin niteliği gözetilmeden ek menfaatler dahil edilerek hatalı hesaplama yapıldığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davalı şirketin ürettiği ve davacının tescilli markasıyla benzerlik gösteren ürünlerin Türkiye'ye kaçak yollarla sokulup sokulmadığı ve davacının maddi zararının oluşup oluşmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin fuarda ürünlerini sergilemiş ancak satış yapmamış olması ve Türkiye'ye kaçak yollarla ürün soktuğuna dair delil bulunmaması, davacının maddi zararının oluşmadığının kabulünü gerektirmiş ve bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Sanıkların eylemlerinin irtikap mı yoksa görevi kötüye kullanma suçunu mu oluşturduğu ve görevi kötüye kullanma suçu ise dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Sanık hakimin, görevi nedeniyle kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak, hileli davranışlarla kendisine ve yazı işleri müdürüne haksız menfaat sağlamak amacıyla, dava harcı ve masrafı adı altında gereğinden fazla para tahsil ettirdiği ve bu eylemden haberdar olan yazı işleri müdürünün de fiile katıldığı gözetilerek sanıklar hakkında kurulan ikna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Sanığın, daha önce aynı fiilden dolayı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş bir kişi hakkında yeniden kamu davası açması nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan mahkum edilip edilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni bir delil ortaya çıkmadığı halde, CMK’nın 172/2. maddesine ve Cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilerini düzenleyen 5235 sayılı Kanun’un 20/1-2. maddesine aykırı şekilde, aynı fiilden dolayı şüpheli hakkında yeniden kamu davası açarak görevinin gereklerine aykırı davrandığı, bu eylemi ile şüphelinin lekelenmeme hakkını ihlal ettiği, yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına neden olduğu ve kamu zararına yol açtığı gözetilerek, sanığın görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine ilişkin hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.