Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“Medeni Kanun Madde 1007”
- Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, davacı şirketin uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca Hazine ve TOKİ'den tazmin edilmesi talebi.
Gerekçe ve Sonuç: Davacıya satılan taşınmazın bir kısmının daha önce başkasına ait olduğunun tespiti ve tapu iptali sebebiyle Hazine'nin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca ve TOKİ'nin de zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince sorumlu olduğu, ancak zararın hesabında imar parseli üzerinden düzenleme ortaklık payı düşülerek hesaplanması ve yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydı iptal edilen taşınmazlar için tapu iptal ve tescil davası açılamadığından, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istenebilmesi için açılan davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.
Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesine dayalı tazminat davası açma yolu açılmış olsa da, taşınmazların mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin ve YHGK kararından sonraki makul sürenin dolduğu gözetilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazineden talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu ve davacının zararının bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin davalı belediyeler yönünden husumet yokluğuna dayalı ret kararı ve Hazine yönünden kısmi kabul kararı onanmıştır. - Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu tapu kaydı uygulanmayan taşınmazlar nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminin zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesine ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesine dayalı tazminat davaları için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ayrıca Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında dava açma imkanı doğmasına rağmen makul sürede dava açılmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilip edilemeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının iptali nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebinin, 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde başvuruda bulunulmaması nedeniyle reddedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kayıtlarının orman kadastrosu nedeniyle iptal edilmesi sebebiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat istenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun hak düşürücü süresi ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesine dayalı tazminat davalarındaki on yıllık zamanaşımı süresi birlikte değerlendirilerek, davanın zamanaşımına uğradığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacıya ait taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın, tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar olarak nitelendirilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde düzenlenen Devlet sorumluluğunun koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacının tapu kaydının yolsuz bir izale-i şuyu kararı ve orman tahdit işlemleri sonucu Hazine adına tescil edilmiş bir taşınmaz üzerindeki hakkına dayanarak dava açtığı, tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zararın bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresinin işlediği, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları uyarınca YHGK karar tarihinden sonra makul sürenin de dolduğu gözetilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirmesinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadıkları, ayrıca 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davası için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin ve YHGK kararı sonrası makul sürenin geçtiği gözetilerek, istinaf mahkemesinin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin talepten feragat edilmesinden sonra, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istenmesi üzerine zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının değerlendirilmesi uyuşmazlığı.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları ile orman sınırları içerisinde kaldığının tespit edilmesi, davacıların kadastro tutanaklarına karşı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun öngördüğü 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itiraz etmemeleri ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca açılması gereken tazminat davası için de 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında zamanaşımı def'inin kabul edilip edilmeyeceği.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarihli kararından sonraki makul sürenin dolduğu gözetilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kesinleşen orman kadastrosu sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz nedeniyle davacıların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat talepleri.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 4785 sayılı Kanun uyarınca devletleştirildiği, davacıların mirasçılarının açtığı tespit itiraz davasının kesinleştiği, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, 4785 sayılı Kanun'un 1, 2 ve 5. maddeleri gereğince davacıların tazminat talep hakkının bulunmadığı ve ecrimisil talebinin de Hazine'ye yöneltilemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.