Özet: İcra takibine maruz kalan borçlu, vekil marifetiyle takibe itiraz ettiğinde, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklının açacağı itirazın iptali davasında dava dilekçesinin asıla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Karar Arşivi
Yargıtay içtihatlarına hızlı erişim
Arama Sonuçları
“1007. Madde”
- Uyuşmazlık: Mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminin reddi üzerine açılan temyiz davası.
Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini için 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığı, ancak Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğu gözetilerek, vekalet ücreti düzeltilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile bu talebin reddi halinde Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı tazminat isteminin zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden değerlendirilmesi.
Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespitine karşı açılması gereken tapu iptali ve tescil davasının 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı ve tazminat davasının da zamanaşımına uğradığı, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009 tarihli kararından sonra makul süre içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, davacının taşınmazları satın aldığı tarihte tescilin yolsuz olduğunu bilip bilmediği ve bu bağlamda Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi kapsamında iyiniyetli sayılıp sayılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin, taşınmazları satın aldığı sırada, hem mirasçıların vekili hem de şirket ortağı olan kişiler aracılığıyla işlem yapması, taşınmazların tescil edildiği gün ve aynı resmi senetle devralınması, şirketin emlak ve ormancılık işiyle uğraşıyor olması ve bu nedenle gerekli özeni göstererek yolsuz tescili bilebilecek durumda olması gibi hususlar nazara alınarak davacının iyiniyetli olmadığı ve tapu kaydının yolsuzluğunu bilmesi gerektiği değerlendirilerek direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada zamanaşımı def'inin uygulanıp uygulanmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresinin işleyeceği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin mülkiyet hakkı ihlallerine ilişkin kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesini etkili hale getiren kararından sonra davanın makul süre içerisinde açılması gerektiği gözetilerek, somut olayda davanın makul süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu sicilinde kısıtlayıcı şerh bulunmayan taşınmazın sonradan sit alanı ve kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edilmesi nedeniyle davacının 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat talep etmesi.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının uğradığı zararın tapu sicil kayıtlarının hatalı tutulmasından kaynaklanmadığı ve zarar ile tapu işlemleri arasında illiyet bağı bulunmadığı, ayrıca davacının zararı için daha önce kamulaştırmasız el atma davasından tazminat almış olduğu gözetilerek, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat ödenmesi talebinin reddine dair mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin, tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini için 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine dayanarak dava açmasına rağmen, davada 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinin koşullarının oluşmadığı ve tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle davacının bir zararının olduğunun ispatlanamadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle açılan tazminat davasında, 818 sayılı BK'nın 60. maddesindeki haksız fiil zamanaşımı sürelerinin mi yoksa 125. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin mi uygulanacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumluluğunun olduğu ve bu sorumluluğun haksız fiilden farklı bir hukuki nitelik taşıdığı, dolayısıyla haksız fiile ilişkin 818 sayılı BK'nın 60. maddesindeki zamanaşımı hükümlerinin uygulanamayacağı, bunun yerine aynı Kanun'un 125. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği gözetilerek, direnme kararı bozulmuştur. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin açılan davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk türünde olduğu, bu sorumluluğa dayalı tazminat davaları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden mülga 818 sayılı BK’nın 125. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, bu süre hesabında tapu iptal kararının kesinleştiği tarihin esas alınması gerektiği ve somut olayda davanın bu sürenin dolmasından sonra açıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu sicil memurunun ihmali nedeniyle tapuya tescil edilemeyen taşınmazın satış bedeli üzerinden, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak açılan tazminat davasında zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat taleplerinde on yıllık hak düşürücü süre ile bir yıllık zamanaşımı süresinin işleyeceği, davacının taşınmazın satıldığını öğrenmesinden itibaren bir yıl içinde dava açmadığı, ayrıca on yıllık hak düşürücü sürenin de aşıldığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacıların, murisleri adına kayıtlı taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğradıkları zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemidir.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen Devletin tapu sicilinden doğan zararlardan sorumluluğu için gerekli koşulların oluşmadığı, zira taşınmazın orman kadastrosu ile Hazine adına tespit edilmesi ve bu tespite karşı açılan davanın kesinleşmesi ile davacıların mülkiyet iddiasının ortadan kalktığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Davacıya ait taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın, tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar olarak nitelendirilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istenmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde düzenlenen Devlet sorumluluğunun koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacının tapu kaydının yolsuz bir izale-i şuyu kararı ve orman tahdit işlemleri sonucu Hazine adına tescil edilmiş bir taşınmaz üzerindeki hakkına dayanarak dava açtığı, tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zararın bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. - Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi.
Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerektiği, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları uyarınca 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesini etkili hâle getiren Yargıtay kararından sonra davanın makul süre içinde açılması gerektiği, somut olayda ise davanın makul sürede açılmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
Nitelikli Kararlar
Özenle seçilmiş, referans niteliğindeki kararlar
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: İş kazası sonucu açılan tazminat davasında, davacının talebini ıslah yoluyla artırması üzerine, ıslah edilen kısım için zamanaşımının kesilip kesilmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Gerekçe ve Sonuç: Kısmi ıslahın yeni bir dava niteliğinde olmadığı, dava dilekçesindeki faiz talebinin ıslahla artırılan miktar için de geçerli olduğu ve asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak için kesildiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz temliğinin muris muvazaası olup olmadığı ve ecrimisil talep edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Miras bırakanın davacı dışındaki mirasçılarına yaptığı temlikler, davacıya herhangi bir temlikte bulunmaması, ölünceye kadar bakma sözleşmesine rağmen sonradan davalıya satış yapılması gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve muris muvazaası bulunduğu sonucuna varılarak direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacının 04.02.1997-10.12.2012 tarihleri arasında davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tespiti talebiyle açılan hizmet tespiti davasında, mahkemenin yaptığı araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve davanın reddine ilişkin direnme kararının bozulup bozulmayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında, tarafların delilleriyle yetinilmeyip, çalışmanın varlığı her türlü delille ispat edilebileceğinden, mahkemenin re'sen araştırma yapma yükümlülüğü bulunduğu, somut olayda ise tanık beyanları arasında çelişkiler olduğu, komşu işyeri çalışanları ve diğer apartman sakinlerinin dinlenilmesi, davacının eşinin aynı dönemdeki diğer çalışmalarının niteliğinin ve davacının çalışmasının tam zamanlı veya kısmi zamanlı olduğunun araştırılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.
Yeni Kararlar
Arşive yeni eklenen kararlar
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: Davacı tarafından istinaf edilen alacak davasında, temyiz incelemesinin miktar yönünden yapılıp yapılamayacağı.
Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından temyiz edilen miktarın, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olan kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, 6100 sayılı HMK'nın 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin, kadroya geçiş esnasında imzalanan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin nasıl belirleneceği ve davalı idarenin eksik ücret ödemesinin olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Hem belirsiz süreli hizmet sözleşmesi hem de toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli ve eksik ödeme yapıldığı sonucuna varılarak, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
9. Hukuk Dairesi
AI Özeti
Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş tarihini müteakip, ücretinin hesabında hangi düzenlemelerin esas alınacağı ve talep ettiği ücret farkı alacağının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.
Gerekçe ve Sonuç: Davacının 01.11.2020 tarihinden itibaren yetkili sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği, ancak bu sözleşmenin ücret zammı hükmünden değil, diğer hükümlerinden yararlanabileceği, bu nedenle de davacının 31.10.2020 tarihi itibariyle hak edilen ücret miktarının aynen korunarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret farkı alacağının hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İçtihadı Birleştirme Kararları
Özet: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın, tapuda yükleniciye devredilmesi ve yüklenicinin de arsa payı veya bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması veya ipotek tesis etmesinden sonra, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti veya geriye etkili olarak feshedilmesi hâlinde; üçüncü kişilerin tapuya güvenerek ve iyiniyetli olarak aynî hak edindikleri İddialarının dinlenmesi, dolayısıyla iktisap edilen mülkiyet veya ipotek hakkının korunması gerekir, ancak somut olaya göre üçüncü kişilerin iyiniyetli olmadıklarının anlaşılması hâlinde taşınmazlar arsa sahibine dönebilecektir.
Özet: Kooperatifler/Yapı Kooperatifleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayılırlar.
Özet: Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı.